Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/26946 E. 2014/21889 K. 05.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/26946
KARAR NO : 2014/21889
KARAR TARİHİ : 05.11.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/21229
Mahkemesi : İstanbul 37. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 05/12/2012
Numarası : 2011/188 – 2012/1521
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
2863 sayılı Kanun’un, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanun’un 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmi Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanun’un 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanun’un 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanun’un 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 25/12/1987 gün 30 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescili İstanbul İli, Ş..İlçesi, E..Mahallesi, Ö.Sokak. ada.parselde bulunan yapının onaylı projesi ile mevcut uygulamalar arasında farklılıklar bulunduğunun anlaşılması üzerine açılan kamu davası ile ilgili olarak, sanığın dosya kapsamında mevcut savunması incelendiğinde, suça konu taşınmazın korunması gerekli kültür varlığı olduğunu bildiği anlaşılmakla birlikte, sanık hakkındaki suç ihbarına konu olan 06/08/2008 tarihli İstanbul 2 Numaralı Koruma Kurulu kararında belirtilen, 01/06/1994, 16/12/1998, 25/12/1987 tarihli Kurul kararları ile suça konu uygulamaların tespitine ilişkin tutanağın onaylı bir örneği dosyaya getirtilerek, mahallinde inşaat mühendisi ve tarafsız arkeolog bilirkişisi refakati ile keşif yapılarak, sanığın eyleminin niteliği hususunda rapor alınıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin, Anayasa Mahkemesi’nin 2011/18-2012/53 sayılı kararı ile 2863 sayılı Kanunun 65/a-b maddelerinin iptaline karar verildiği, sanığın mülkiyet hakkını kullanma saiki ile gerçekleşen eylemde suçun manevi ögesinin bulunmadığı gerekçesine dayalı olarak, eksik inceleme ve araştırma sonucu sanığın beraatine ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 05/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.