Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/26608 E. 2014/23257 K. 19.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/26608
KARAR NO : 2014/23257
KARAR TARİHİ : 19.11.2014

Tebliğname no : 12 – 2012/283218
Mahkemesi : İstanbul Anadolu 8. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 31/05/2012
Numarası : 2011/223 – 2012/620
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
2863 sayılı Kanun’un, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanun’un 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmi Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanun’un 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanun’un 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanun’un 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, İstanbul 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 23/02/1993 gün 3022 sayılı kararı ile tescil edilen kentsel sit ve aynı Kurul’un 16/04/1998 gün 4762 sayılı kararı ile belirlenen 3. derece arkeolojik sit sınırlarında yer alıp, ayrıca İstanbul Yenileme Alanları Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 09/04/2010 gün 1441 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen İstanbul ili, T.. ilçesi, Merkez mahallesi, K.. mevki, ..pafta,..parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının, suç tarihinde kalıntılarının temizlenmek ve taşınmak suretiyle kaldırıldığının tespit edilmesi üzerine açılan kamu davası ile ilgili olarak, suça konu taşınmaza ilişkin dosyada mevcut tapu kaydı incelendiğinde, beyanlar hanesine 16/07/2010 tarihinde, korunması gerekli kültür varlığı ibaresinin şerh düşüldüğü, sanığın taşınmazın, 11/12 hissesini, satış ve birleştirme yolu ile şerhi görebileceği bir tarih olan 23/07/2010 tarihinde iktisap ettiği görülmekte, dava konusu yapının, korunması gerekli kültür varlığı olduğunu bildiği anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Bahse konu yapının, suç tarihi itibariyle, sanık tarafından yıktırıldığına ilişkin dosya kapsamı itibariyle herhangi bir delil bulunmamakla birlikte, sanığın taşınmaz üzerindeki yapının kültür varlığı vasfında olduğunu bildiği halde, moloz ve inşaat atıklarını kaldırtıp, 2863 sayılı Kanun’un 9. maddesi kapsamında, inşai ve fiziki müdahalede bulunduğu tüm dosya kapsamı itibariyle sabit olmakla birlikte, sanık müdafii tarafından dosyaya sunulan 11/04/2012 tarihli dilekçede, Tuzla Belediyesi tarafından, dava konusu yerde bulunan moloz ve çöp atıklarının kaldırılması hususunda ihtaratta bulunulması üzerine, sanığın molozları kaldırmak zorunda kaldığının belirtilmesi karşısında, sanığın atılı suç bakımından kastının bulunup bulunmadığının anlaşılması için bu dilekçeye ekli, tebellüğ belgesine konu olan yerin, suça konu yer olup olmadığı araştırılıp, taşınmaza ilişkin olmadığının anlaşılması halinde ise;
Bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 2863 sayılı Kanun’un 65/4 maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceği, bu kapsamda, suça konu taşınmazın bulunduğu ilde suç tarihi itibariyle Büyükşehir Belediye Başkanlığı veya İl Özel İdaresi bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, eğer kurulmuş ise, taşınmazın bulunduğu yerin Büyükşehir Belediye Başkanlığı veya İl Özel İdaresi bünyesinde kurulan koruma, uygulama denetim bürosunun sorumluluk alanı kapsamında olup olmadığı hususu tespit edilip, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 19/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.