YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/26190
KARAR NO : 2014/11433
KARAR TARİHİ : 12.05.2014
Tebliğname no : 12 – 2012/255112
Mahkemesi : İstanbul 55. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 08.05.2012
Numarası : 2011/183-2012/239
Suç : Haberleşmenin gizliliğini ihlal
Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dosya kapsamına göre; sanık Brian’ın okul müdürü, sanık Özlem’in ise, kampüs müdürü olarak görev yaptığı özel okulda, katılanın kütüphane memuru olarak çalıştığı, sanıkların, müştekinin kullandığı okul bilgisayarında yaptığı özel ve siyasi içerikli elektronik posta yazışmalarını izlediği, bilgisayarı özel ve siyasi amaçları için kullandığı ve okul maliki aleyhinde yazı yazdığı gerekçesiyle müştekiyi işten çıkarttıkları, müşteki tarafından açılan işe iade davasında, müştekiye ait haberleşme içeriklerini sunarak suç teşkil eden eylemlerini ikrar ettikleri, böylece müştekinin gizli ve özel alanı olan elektronik posta adresine girmek, burada müştekinin arkadaşları ile yaptığı yazışmaları izlemek ve kaydetmek suretiyle atılı suçu işledikleri iddiasına konu olayda;
Sanıkların aksi kanıtlanamayan, katılanın mesai içerisinde görevinin haricinde şahsi işlerle ilgilendiği yönünde ihbarlar üzerine hakkında inceleme başlatıldığı, katılanın, okul yönetimi tarafından ders yılı başında yapılan toplantıda duyurulması ve daha önce de kendisine bu konuda uyarı yapılmasına rağmen, mesai saatleri içerisinde kütüphanedeki okul bilgisayarında kendi özel işlerini takip ettiği, bilgisayarda şahsi ve siyasi amaçlarla elektronik posta yazışmaları yaptığı, okul patronu aleyhinde hakaret içerikli yazılar yazdığı gerekçesiyle işten çıkartıldığı, okul bilgisayarlarında amacı dışında kullanılmasını engellemek için yazışmaları kayıt altına alan otomatik bir program bulunduğu, Türkiye’de pek çok okulda bu programın bulunduğu, okulun ilk günü yapılan toplantıda tüm çalışanlara bilgisayarlarda izleme programı kullanıldığının açıklanarak buna ilişkin ayrıntılı bilginin bilgisayarda bulunan bir el kitabında bulunduğunu belirttikleri, yönetici oldukları için okul bilgisayarlarının açıldığında açılan ekranın kendi bilgisayarlarından izlenebildiği, bilgisayarları izlemelerinin suç olmadığı, buna yetkileri oldukları, diğer personelin şikayeti üzerine sanığın bilgisayarını izledikleri yönündeki savunmaları, okul çalışanı olan tanıkların, okul bilgisayarının şahsi işlerde kullanılmaması konusunda talimat bulunduğu, bilgisayarların yöneticiler tarafından izlenebildiği, çalışma saatleri içerisinde bilgisayarı kendi işlerinde kullandığı için katılana uyarı yazısı verildiğini duydukları yönünde anlatımları karşısında, anlaşılabilir olsun ya da olmasın, başkalarının haberleşme içeriklerinin kaydı, yani; yazı, ses, görüntü, özel işaretler gibi ortak sembollerin, başka bir nesne üzerine taşınarak (örneğin; ses veya görüntünün, manyetik bant üzerine, yazının başka bir kâğıt, defter vb. nesne üzerine geçirilmesi, kopyasının alınması, elektronik iletinin taşınabilir belleğe veya CD’ye aktarılması gibi işlemlerle) sabitlenmesi eyleminin aynı Kanunun 132/1-2. cümlesindeki suçu oluşturduğu ancak geçerli bir rızanın, suç tanımına uygun fiili hukuka uygun hale getireceği, sanıkların, önceden yaptıkları toplantı ve ihtar üzerine zımni rıza ile müştekinin, mesai saatlerindeki çalışma süreleri içerisinde okul bilgisayarındaki haberleşme içeriklerini izlemesi ve kaydetmesinin hukuka aykırı kabul edilemeyeceği gibi haberleşme içeriklerini üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttıklarına ilişkin haklarında bir iddia ileri sürülmeyen sanıkların, iş mahkemesindeki işe iade davasındaki iddialarını ispatlama amacını taşıyan eylemlerinde hukuka aykırı hareket ettikleri bilinciyle de hareket etmedikleri, atılı eylemin hukuka aykırılık unsurunun bulunmadığı anlaşılmakla, sanıkların unsurları oluşmayan suçtan ayrı ayrı beraatleri yerine yazılı düşüncelerle mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Kabule göre de;
Sanıklar hakkında TCK’nın 53. maddesi tatbik edilirken, 3. fıkraya aykırılık oluşturacak şekilde TCK’nın 53. maddesinin (1). fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğuna, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilme tarihine kadar” diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” devamına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, 12.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.