YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/26147
KARAR NO : 2014/11096
KARAR TARİHİ : 07.05.2014
Tebliğname no : 12 – 2012/259319
Mahkemesi : Şanlıurfa 3. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 27/03/2012
Numarası : 2010/276 – 2012/53
Dava : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
Davacıların tazminat taleplerinin reddine ilişkin hükümler, davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Uyap üzerinden yapılan incelemede, davacılar vekiline gerekçeli kararın tebliğ tarihinin 08.05.2012 olup, temyizin 14.05.2012 tarihinde süresi içerisinde yapıldığı anlaşılmıştır.
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5271 sayılı CMK’nın 34. maddenin 2. fıkrasında, “Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir.” Aynı Kanunun 231. maddesinin ikinci fıkrasında, “Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir.” Üçüncü fıkrada “Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hal varsa bu da bildirilir.” amir hükmü yer almaktadır. Kanunun 232/6. maddesinde ise; “Hüküm fıkrasında, 223’üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Yasal düzenlemelere bakıldığında; gerek yüze karşı verilen, gerekse yoklukta verilen hükümlerde yasa yolunun, süresinin, merciin ve şeklinin belirtilmesi ve bu hususların karara yazılması zorunlu kılınmıştır.
Somut olayda tazminat talebinin dayanağı olan beraat hükmünde, her ne kadar sanıklara (davacılara) tazminat talep etme hakkı olduğu hatırlatılmış olan ilamın tebliği sağlanmış ise de, hüküm fıkrasında, kanun yolunun süresi, kanun yoluna başvuru şekli ve başvurunun hangi makama (merciie) yapılacağının yasal düzenlemelere uygun bir biçimde gösterilmemiş olması nedeniyle, davacıların 03.12.2010 tarihinde vekilleri aracılığıyla dava dilekçesi vererek beraat hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren yasal bir yıllık hak düşürücü sürede dava açtıklarının anlaşılması karşısında, davanın yasal sürede kabulü ile tazminat konusunda karar verilmesi yerine davanın reddine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, davacılar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 07.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.