YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/26138
KARAR NO : 2014/2694
KARAR TARİHİ : 05.02.2014
Tebliğname no : 12 – 2013/314842
Mahkemesi : İstanbul Anadolu 8. Sulh Ceza Mahkemesi
Tarihi : 30/04/2013
Numarası : 2012/387 – 2013/292
Suç : Taksirle yaralama
Taksirle yaralama suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafii ve mahalli Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre; sanıklar müdafinin, sanıkların kusuru bulunmadığına ilişkin, mahalli Cumhuriyet Savcısının sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Ek savunma hakkı tanınmadan sanıkların TCK’nın 89/3-a maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmek suretiyle CMK’nın 226. maddesine muhalefet edilmesi,
2- Taksirli suçlarda uygulama olanağı bulunmadığı gözetilmeden, sanıklar hakkında TCK’nın 53/1. maddesi gereğince hak yoksunluğuna hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafii ve mahalli Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 05/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
MUHAFELET ŞERHİ:
Sanıklar hakkında TCK’nın 89/1, 3, 62/1. maddeleri gereğince 6 ay 20 gün erteli hapis cezası verilmiştir.
Sanıkların işlettikleri kafede, dekoratif amaçlı yapılan locada katılan ayağa kalkması sonrası, başını tavana vurup yere düşmesi ve yaralanması ile sonuçlanan olay.
Katılan 24.7.2006 tarihinde düşme sonrası felç olması nedeniyle işletmenin sorumluları sanıklar hakkında taksirle yaralamadan şikayetçi olmuştur.
Sanıklar hakkında 12.12.2006 tarihinde taksirle yaşamsal tehlike geçirecek şekilde yaralamadan (TCK, m.89/1, 2) kamu davası açılmıştır.
Olayda sanıkların dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılıkları nedeniyle açıkça kusurlu oldukları, TCK’nın 22.maddesinin gerekçesinde belirtildiği gibi hukuki bir sorun olan taksirin belirlenmesi özellik arz etmeyen bu gibi durumlarda hakimin kusur durumunu belirlemesi ile tek oturumda bitmesi gereken dava bilirkişi incelemeleri ile 6 yıl gereksiz yere uzatılmıştır.
Adli Tıp Kurumu Kadıköy Şube Müdürlüğünün 30.11.2007 ve Adli Tıp 2. İhtisas Kurulunun 24.3.2010 tarihli raporları ile mağdurda alt ekstremitelerde tam duyu ve hareket kaybı olduğu saptanmakla yaralanması organlarda işlev yitirilmesi olarak belirtilmiştir.
Sanık müdafii 11.5.2010 tarihli celsede raporlara bir diyeceğinin olmadığını beyan etmiştir.
Baştan beri organ işlevini yitirmeden haberi olan sanıklar böylece müdafileri vasıtasıyla yaralanmaların ağır sonuçlarından haberleri vardır. Dolayısıyla CMK’nın 226/1. maddesi anlamında savunmasını yapabilecek fırsatlar kendilerine tanımış ve bu haklarını da kullanmışlardır. Yaralanmanın bu ağırlığı nedeniyle katılan toplam zararının 1.017.369,00 lira olduğunu belirtmiştir. Sanıklar bu miktarda zararı karşılamayı kabul etmemişlerdir. Dolayısıyla ek savunmalık bir durum yoktur. Kaldı ki temyiz dilekçelerinde de bu konuda bir itirazları da yoktur.
Mahkemenin TCK’nın 89/1, 3. maddesiyle mahkumiyet kurmasında savunmayı kısıtlar bir durum olmadığı ve ek savunma fırsatı tanındığından bu gerekçeyle hükmün bozulmaması ve TCK, m.53 gereğince yapılan uygulamanın hükümden çıkarılarak düzeltilerek onanması gerektiğin düşündüğümüzden sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılmıyoruz.