Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/26041 E. 2014/16844 K. 09.07.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/26041
KARAR NO : 2014/16844
KARAR TARİHİ : 09.07.2014

Tebliğname no : 12 – 2012/260624
Mahkemesi : Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Karar tarihi : 17/05/2012
Numarası : 2010/140 – 2012/695
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık müdafinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın, İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 15/11/1995 tarih ve 7755 sayılı kararı ile tescilli 3. derece doğal sit alanı içerisindeki Maliye Hazinesi’ne ait taşınmaz üzerine, 150 x 1 metre ebatlarında beton duvar, 7 x 7 metre ebatlarında demir örülü havuz iskelesi ve 5 x 5 metre ebatlarında demir örülü kamelya iskelesi inşa ettirdiği iddiasıyla dava açıldığı, aynı eylem nedeniyle İ.. Ö.. ve M.. C.. isimli şahısların yargılandıkları Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2009/53 Esas sayılı dosyası kapsamında 16/05/2009 tarihi itibariyle keşif yapıldığı, keşfe katılan inşaat bilirkişisi tarafından düzenlenen 01/07/2009 tarihli raporda, olay yeri tespit tutanağında sözü edilen, temel demirleri döşenmiş süs havuzu ve kamelya imalatlarına rastlanmadığının, arazinin tabii halde olduğunun, kalıpları çakılı vaziyetteki 150 metre uzunluğunda, 1 metre yüksekliğinde beton duvarın ise sadece 2-3 metrelik kısmının bulunduğunun belirtildiği, aynı keşfe katılan sanat tarihçi bilirkişinin 27/05/2009 tarihli raporu ile de, süs havuzu ve kamelya imalatlarının iz kalmayacak şekilde ortadan kaldırıldığının, 150 metrelik duvardan ise 2-3 metrelik bir parça kaldığının belirlendiği anlaşılmakla; iddianamede açıklanmak suretiyle dava konusu edilen imalatlardan süs havuzu ve kamelya inşaatının tamamen, duvar imalatının ise büyük ölçüde kaldırılmış olması karşısında, sanıktan, suça konu duvarın tamamının kaldırılmama sebebinin sorulması, olay yerinde yeniden keşif yapılıp, arazinin eğim durumu ve heyelan riskinin derecesi de değerlendirilerek, 2-3 metrelik duvar kısmının kaldırılmasının mümkün olup olmadığının tereddütsüz biçimde belirlenmesi ve sonucuna göre atılı suçun manevi unsurunun oluşup oluşmadığı tartışılarak karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kabule göre de;
1- İki sınır arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş şekli, meydana gelen zararın ağırlığı, sanığın kasta dayalı kusurunun yoğunluğu nazara alınmak suretiyle adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiği gözetilmeksizin, anılan ölçülere uymayacak şekilde asgari haddin çok üzerinde temel ceza tayin edilerek, teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini kanuna aykırı,
2- Suç tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde faaliyette olan koruma uygulama ve denetim bürosu bulunması karşısında, hükümden sonra, 11/10/2013 günlü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun’un 65/1 ve 65/4 maddelerinin uygulanmasına ilişkin olarak getirilen değişiklikler yönünden, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 09/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.