YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/25444
KARAR NO : 2014/8016
KARAR TARİHİ : 01.04.2014
Tebliğname no : 12 – 2012/247660
Mahkemesi : Adana 2. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 04/07/2012
Numarası : 2012/57 – 2012/318
Dava : 466 sayılı Kanun gereğince tazminat
Davacı vekilinin 19.01.2012 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması nedeniyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek 466 sayılı Kanun gereğince maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunması üzerine açılan davanın mahkemece kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü,
Dava, 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olup; Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2009/256 esas ve 2010/57 sayılı kararında, 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının arandığı, ancak adı geçen kararda tazminat davasının ne zamana kadar açılması gerektiğine dair bir açıklama bulunmamakla birlikte hiçbir hakkın sonsuza dek dava konusu yapılamayacağı, özel hukuk kapsamında değerlendirilmesi gereken bu talebin de makul bir süre içinde dava konusu edilmesi gerektiği, dava süresi açısından en lehe kabul ile bu itibarla Borçlar Kanununun 60. maddesindeki sürenin kabulünün gerektiği ve her koşulda davanın 10 yıllık süre içinde açılması gerektiği kabul edilmekle kanun dışı yakalanan veya tutuklananlar hakkında beraat hükmünün verilmesinden itibaren 10 yıl dolduktan sonra 466 sayılı Kanuna göre tazminat istenemeyeceği bu kapsamda, incelemeye konu olan tazminat davasına dayanak teşkil eden Adana Devlet Güvenlik Mahkemesinin, 11.09.1997 tarih, 1997/44 Esas – 1997/78 Karar sayılı dosyasında davacı hakkındaki beraat hükmünün, sanık (davacının) müdafinin yüzüne karşı verilmesi ve davacı aleyhine temyiz yoluna başvurulmaması nedeniyle, 18.09.1997 tarihinde kesinleştiği, davanın 19.01.2012 tarihinde, 10 yıl dolduktan sonra açıldığının anlaşılması karşısında, süresinde açılmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken isabetsiz gerekçeyle kısmen kabulüne karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin eksik incelemeye ilişkin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak, BOZULMASINA, 01.04.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.