Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/25308 E. 2014/25181 K. 10.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/25308
KARAR NO : 2014/25181
KARAR TARİHİ : 10.12.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/251954
Mahkemesi : Karabük 1. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 14/05/2013
Numarası : 2013/125 – 2013/217
Suç : Taksirle öldürme

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Ölen Senayi Taştape’nin olay tarihinden önce Vatan Hastahanesine müracaat ettiği ve anjiyo yapıldığı, ancak damarlarının açılmadığı, bundan sonra yapılacak her müdahalenin riskli olduğunun ölen ve yakınlarına bildirildiği, ancak 1 hafta sonra ölenin kardiyoloji uzmanı olan sanığın çalıştığı özel hastaneye getirildiği, ölenin yakınlarınca tüm belge ve tedavi evraklarının sanığa gösterildiği, sanığın “damarı açacağını ve risk olmadığını” söylemesi üzerine ölenin kabulü ile olay günü sanık tarafından ölene anjiyo yapıldığı, ölenin odaya çıkarıldıktan 2 saat sonra fenalaştığı ve yoğun bakıma alındıktan sonra vefat ettiği; Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığınca yapılan otopsi sonucu düzenlenen 18.07.2012 tarihli raporda; tıbbi belgelere göre, 23.04.2012 tarihinde akut koroner sendrom tanısı ile yatırıldığı, anjiografide LAD proksimal total okluze izlendiği, PKG denendiği başarılı olunamadığı, 28.04.2012’de medikal tedavi kararı ile takip önerilip taburcu edildiği, tedavi altında göğüs ağrısı devam edince yatırıldığı Özel Medikar Hastanesinde 30.04.2012 tarihinde koroner perkutan girişim uygulandığı, LAD total tıkanıklık geçilip PTCA uygulandığı, servise alındığı, takibinde göğüs ağrısı, terlemesi olunca akut stent trombozu açısından anjiografiye alındığı, LAD stentleri açık izlendiği, yapılan ekoda efüzyon ya da mekanik komplikasyon izlenmediği tıbbi kayıtlarda belirtildiği, takibinde 01.05.2012’de kardiopulmoner arrest geliştiği, otopsisinde kalp 550 gr ve LAD koroner arterde stent saptandığı, perikarda 600 cc kan olduğu, apekste 2×1.5 cm ebadında düzensiz görünümünde ventrikül boşluğu ile iştirakli kanamalı rüptür olduğu myokardın histopatolojik incelenmesinde 24/72 saatlik ve 3-10 gün aralığında myokard enfarktüsü ile uyumlu olduğu birlikte değerlendirildiğinde ölümün, myokard enfarktüsü sonrası interventriküler septumda rüptüre bağlı kanama ve kalp tamponadından ileri geldiğinin belirtildiği,
Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu raporunda ise; 23.04.2012 tarihinde akut koroner sendrom tanısı ile yatırıldığı, anjiografide LAD proksimal total okluze izlendiği, PKG denendiği başarılı olunamadığı, 28.04.2012’de medikal tedavi kararı ile takip önerilip taburcu edildiği tedavi altında göğüs ağrısı devam edince yatırıldığı, Özel Medikar Hastahanesinde 30.04.2012 tarihinde koroner perkutan girişim uygulandığı, LAD total tıkanıklık geçilip PTCA uygulandığı, servise alındığı, takibinde göğüs ağrısı, terlemesi olunca akut stent trombozu açısından anjiografiye alındığı, LAD stentleri açık izlendiği, yapılan ekoda efüzyon ya da mekanik komplikasyon izlenmediği tıbbi kayıtlarda belirtildiği, takibinde 01.05.2012’de kardiopulmoner arrest geliştiği, otopsisinde perikarda 600 cc kan olduğu, apekste 2×1.5 cm ebadında düzensiz görünümde ventrikül boşluğu ile iştirakli kanamalı rüptür olduğu birlikte değerlendirildiğinde, akut myokard enfarktüsü zemininde oluşan myokard yırtılmasına bağlı kanama ve kalp tamponadına bağlı ölüm meydana geldiği, myokard rüptürünün PTCA sonrası yapılan ekokardiografisinde saptanmamış olması bir eksiklik olduğu, tıbbi kayıtlarda ekokardiografide efüzyon, mekanik komplikasyon izlenmediği belirtildiği, bu eksiklik nedeni ile hastanın acil cerrahiye alınmamış olduğu, bu nedenle Dr. M. E..’in hastaya perkutan koroner girişim kararı alması ve uyguladığı PTCA tıbben doğru olduğu, işlem sonrası hastada göğüs ağrısı, terleme gelişince ayırıcı tanıya yönelik yapılan işlemlerin de tıbben uygun olduğu, ancak ekokardiografide mekanik komplikasyonun değerlendirilmemesi eksiklik olmakla birlikte, myokard enfarktüsü sonrası gelişen interventriküler septum rüptürünün mortalitesi yüksek bir tablo olup zamanında tanınıp hastanın ameliyata alınması halinde de kurtulmasının kesin olmadığı oy birliğiyle mütalaa olunmuş ise de; sanığın belirtilen şikayetlerle müracaat eden hastaya karşı gerçekleştirdiği tıbbi tedavinin yeterli olup olmadığı, müdahalenin yetersiz olduğunun tespiti halinde bu eksikliğin ortaya çıkan myokard infarktüsü ve sonrası gelişen rahatsızlıklar yönünden zarar arttırıcı etkiye sahip olup olmadığı sanığın olay nedeniyle tıbbi açıdan kusurlu olup olmadığı hususlarının tereddüde yer vermeyecek şekilde net olarak saptanması için katılanın iddiası, sanığın savunması ve tüm tıbbi belgeler de değerlendirilmek suretiyle Adli Tıp Kurumu Büyük Genel Kurulu’ndan rapor alındıktan sonra, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 10.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.