Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/24702 E. 2014/20696 K. 22.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/24702
KARAR NO : 2014/20696
KARAR TARİHİ : 22.10.2014

Tebliğname no : 12 – 2012/226759
Mahkemesi : İstanbul 41. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 08/05/2012
Numarası : 2011/113 – 2012/250
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 16/12/1992 gün 4273 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen, ayrıca aynı Kurul’un 12/07/1995 gün 6848 sayılı kararı ile belirlenen tarihi yarımada kentsel ve tarihi sit alanı içerisinde yer almakta olan İstanbul ili, Fatih ilçesi, Kocamustafapaşa mahallesi, .. ada,..parselde yer alan taşınmaz üzerindeki kargir yapının gerekli izin alınmadan, merdivenler ve döşemelerinin sökülerek, çelik taşıyıcı sistemle esaslı onarıma geçildiğinin tespit edilmesi üzerine, sanıklar hakkında açılan kamu davası ile ilgili olarak;
1-Sanıkların dosya kapsamında mevcut savunmalarında, bahse konu taşınmaz ve çevresinin tescilli olduğunu bilmediklerine ilişkin beyanları karşısında, öncelikle, taşınmaza ilişkin tapu kaydı, beyanlar hanesi görünecek şekilde dosyaya getirtilerek, üzerinde bulunan yapının ve çevrenin korunması gerekli kültür varlığı olarak tesciline ilişkin şerh konulup konulmadığı hususu araştırılıp, diğer yandan, ilgili tescil kararlarının mahallinde mutad vasıtalarla ilan edilip edilmediği, ilan edilmiş ise, sanığın ilan tarihi itibariyle ve uzun zamandır bahse konu bölgede yaşayıp yaşamadığı, nihayetinde, müdahale gerçekleştirilen yerin korunması gerekli kültür varlığı vasfında olduğunun sanıklar tarafından bilinmesi gerekip gerekmediğinin tereddütsüz biçimde tespit edilip, üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanun’un 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu sebeple tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği, bu sebeple, mahallinde, inşaat mühendisi ve üniversitelerin arkeoloji bölümünde görevli bir bilirkişi refakatinde keşif yapılıp, hükümden sonra bahse konu taşınmaza ilişkin hazırlanan röleve ve restorasyon projesinin onaylanmasına ilişkin İstanbul 4 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 12/06/2013 gün 1697 sayılı kararı da dikkate alınarak, izinsiz olarak yapılan uygulamaların tescilli kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığı, niteliğinin ve yapıda geri dönüşümü mümkün olmayacak derecede zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda sanıkların, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1. Cümlesi uyarınca cezalandırılması, bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan tadilatın ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenip, ayrıca taşınmazın olduğu yerde suç tarihi itibariyle Büyükşehir Belediye Başkanlığı veya İl Özel İdaresi bünyesinde Koruma Uygulama ve Denetim Bürosunun bulunmadığının anlaşılması halinde 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2. cümlesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu tadilatın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi veya ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında olsa bile, taşınmazın olduğu yerde suç tarihi itibariyle Büyükşehir Belediye Başkanlığı veya İl Özel İdaresi bünyesinde Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu’nun bulunduğunun anlaşılması halinde 5498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi,
2-Üniversitelerin arkeoloji veya sanat tarihi kürsülerine mensup öğretim üyesi ve inşaat mühendisinden oluşan bilirkişi heyetine suça konu eylemlerin niteliği hususunda rapor düzenlettirilmesi gerekirken, davanın tarafı konumundaki Turizm Bakanlığı’nda çalışan arkeoloğun bilirkişi olarak görevlendirilerek, düzenlemiş olduğu raporun hükme esas alınması,
Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, bu nedenlerle 5320 sayılı kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, hükümlerin isteme uygun olarak BOZULMASINA, 22/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.