Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/24628 E. 2014/26086 K. 19.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/24628
KARAR NO : 2014/26086
KARAR TARİHİ : 19.12.2014

Tebliğname no : 12 – 2012/232459
Mahkemesi : Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 10/04/2012
Numarası : 2010/367-2012/485
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyeti ile mükerrer açılan davanın reddine ilişkin hükümler, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı;
Belirtilen değişiklik öncesinde işlenen suçlar bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; sanığın, İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 15/11/1995 tarih ve 7755 sayılı kararı ile tescilli 1. derece doğal sit alanı içerisinde yer alan suça konu taşınmaza 02/10/2002 tarihi itibariyle hisseli maliki olduğu, 26/10/2009 tarihli yapı tespit tutanağı ile taşınmazın beton kirişlerinin dökülmüş, duvarlarının örülmemiş olduğunun ve işçilerin çalışmaya devam ettiklerinin belirlendiği, sözü edilen tutanağa dayanılarak sanık hakkında 30/05/2011 tarihli iddianame ile “tabla beton atmak ve beton kirişler dikmek suretiyle inşai müdahalede bulunduğu” iddiasıyla dava açıldığı, daha sonra 02/11/2009 tarihli yapı tatil tutanağı ile bodrum+zemin katlı yapının üzerine 10 sıra tuğla örülüp, lento yapıldığının ve çatının kapatıldığının tespit edildiği, belirtilen tutanağa dayanılarak da 15/06/2010 tarihli iddianame ile sanık hakkında dava açıldığı, her iki davanın 15/09/2011 tarihli karar ile birleştirildiği;
Dosya içerisinde mevcut 26/10/2009 ve 02/11/2009 tarihli tutanakların aynı eyleme yönelik olmayıp, devam eden bir inşai faaliyete ilişkin olarak düzenlendikleri, sanık hakkındaki ilk iddianamenin tanzim edildiği 15/06/2010 tarihine kadar tespit edilen müdahalelerin, tek suç işleme kararının icrası kapsamında farklı zamanlarda gerçekleştirilen eylemler olarak kabul edilmesi gerektiği, bu bakımdan “izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunma” suçundan sanık hakkında tayin edilecek temel cezada 5237 sayılı TCK’nın 43/1 maddesi gereğince arttırım yapılması gerektiği gözetilmeksizin hatalı değerlendirme ile davalarda aynı eylemin konu edildiği sonucuna varılarak yazılı şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekili ve sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sanığın kazanılmış hakkı saklı kalmak kaydıyla mükerrer açılan davanın reddine ve sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 19/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.