YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/24611
KARAR NO : 2014/916
KARAR TARİHİ : 20.01.2014
Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat
Hüküm : Davanın kısmen kabulü ile 7.262,55 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Gerekçeli karar başlığında, ”dava” ibaresi yerine ”suç”, ”dava tarihi” yerine, ”suç tarihi ve saati” ile ”suç yeri” ibarelerine yer verilmiş olması, 20/09/2011 olan dava tarihi yerine ”suç tarihi 05.05.2006” ibaresenin yazılmış olması ve hüküm duruşmasında hazır bulunan Cumhuriyet savcısının isim ve siciline yer verilmemiş olması mahallinde tamamlanması ve düzeltilmesi mümkün yazım eksiklikleri ve yanlışlıkları olarak kabul edilmiştir.
5271 sayılı CMK.nın 34. maddenin 2. fıkrasında, “Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir.” Aynı Kanunun 231. maddenin ikinci fıkrasında, “Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir.” Üçüncü fıkrada “Beraet eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hal varsa bu da bildirilir.” amir hükmü yer almaktadır. Kanunun 232/6. maddesinde ise; “Hüküm fıkrasında, 223’üncü maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.”şeklinde düzenleme bulunmaktadır.Yasal düzenlemelere bakıldığında; gerek yüze karşı verilen, gerekse gıyapta verilen hükümlerde yasa yolunun, süresinin, merciin ve şeklinin belirtilmesi ve bu hususların karara yazılması zorunlu kılınmıştır. Somut olayda tazminat istemine esas beraat hükmünde, her ne kadar sanığa (davacıya) tazminat talep etme hakkı olduğu hatırlatılmış ise de, hüküm fıkrasında, kanun yolunun süresi, kanun yoluna başvuru şekli ve başvurunun hangi makama (mercii) yapılacağının yasal düzenlemelere uygun bir biçimde gösterilmemiş olması nedeniyle, davacının 20.09.2011 tarihinde vekili aracılığıyla dava dilekçesini vererek beraat hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren yasal bir yıllık sürede dava açtığının anlaşılması karşısında, tebliğnamedeki (3) nolu bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Maddi tazminat miktarının tayin ve tespitine esas alınan bilirkişi raporunda, davacı lehine hükmedilecek maddi tazminatın tutuklu kalınan dönemlere ilişkin geçerli net asgari ücret üzerinden hesaplanacak miktar yerine, brüt asgari ücret üzerinden yapılan hesaplamaya dayalı olarak tespit edilmiş olduğunun gözetilmemesi ve davacının gözaltında ve tutuklulukta kaldığı sürenin 400 gün yerine 401 gün olarak, fazla hesaplandığının dikkate alınmaması suretiyle, haksız gözaltı ve tutuklu kalınan süreye göre, fazla maddi tazminata hükmedilmesi,
2-Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2007 gün ve 2-63 sayılı kararında açıklandığı üzere; ancak davanın tamamen reddi halinde davalı hazine lehine vekalet ücretine hükmolunabileceği, davanın kısmen kabul edilmiş olması karşısında ise, kendisini vekille temsil ettiren davalı idare lehine vekalet ücretine karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu hususların yeniden yargılama yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasının birinci bendinde hükmolunan maddi tazminatın ”5.190,61” TL’ye indirilmesi ve hüküm fıkrasının üçüncü bendinde davalı idare lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin kısmın, hükümden çıkartılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.