YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/24245
KARAR NO : 2014/2238
KARAR TARİHİ : 31.01.2014
Tebliğname no : 12 – 2013/110565
Mahkemesi : Cihanbeyli Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 29/01/2013
Numarası : 2012/257 – 2013/51
Suç : Taksirle Öldürme
Taksirle öldürme suçundan suça sürüklenen çocuğun mahkumiyetine ilişkin hüküm, müdafi tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Suça sürüklenen çocuk hakkında Cihanbeyli Asliye Ceza Mahkemesinin 28.01.2010 tarih 2007/163 E.-2010/29 K. sayılı kararıyla, taksirle öldürme suçundan TCK’nın 85/1,31/2,62/1 maddeleri gereğince 10 ay hapis cezasına hükmedilerek CMK’nın 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, aynı maddenin 8. fıkrası gereğince suça sürüklenen çocuğun 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına ve denetimli serbestlik tedbiri olarak da 500 adet ağaç dikmesine karar verildiği, kesinleşen bu kararın gönderildiği Konya Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü tarafından, tedbirin infazı için kurumlarına 10 gün içinde müracaat etmesi gerektiği ve müracaat edilmediği takdirde mahkemece hükmün açıklanacağı ihtarını içeren bildirimin, yapılan araştırmada yurt dışında olduğu tespit edilen ve açık adresi tespit edilemeyen suça sürüklenen çocuğun dosyadaki adresine Tebligat Kanununun 35. maddesi gereğince 10.10.2011 tarihinde tebliğine rağmen suça sürüklenen çocuğun başvuruda bulunmaması üzerine, Şube Müdürlüğünün tedbirin ihlal edildiği gerekçesiyle durumu ihbar ettiği, karar mahkemesince de dosya yeni bir esasa kaydedilerek ve duruşma açılarak, suça sürüklenen çocuk ile müdafine duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ edildiği, ancak duruşmaya katılmamaları üzerine suça sürüklenen çocuk hakkındaki 10 ay hapis cezasına dair hükmün açıklandığı ve hükmedilen 10 ay hapis cezasının 5 ay süre ile kamuya yararlı bir işte çalışma seçenek yaptırımına çevrildiği olayda;
5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinin 11. fıkrasında, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmesi halinde veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde mahkemece hükmün açıklanacağı belirtilmiş olup, bu iki halin gerçekleştiğinin tesbiti durumunda, mahkemece yapılacak işlem, önceden verilen ancak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu olması nedeniyle hukuki varlık kazanmayan hükmün, açıklanmasından ibarettir. Bu iki şarttan birine aykırılık nedeniyle hükmün açıklanması halinde mahkemece, uygulanmasında yasal zorunluluk bulunduğu halde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi nedeniyle uygulanamayan yasal hükümler hariç olmak kaydıyla,
Önceki hükümde bir değişiklik yapılmayacağından, yeniden kurulan hüküm de önceden verilen hükmün infazını sağlamaya yöneliktir. Yeniden hüküm verilmesi ise yanlızca sanığın “kendisine yüklenen yükümlülüklerin yerine getirilememesi” halinde mümkündür. Bu şart gerçekleştiğinde, sanığa yeni bir imkan sağlamayı düşünen yasa koyucu, yükümlülüğün yerine getirilememesi haline münhasır olarak mahkemeye, sanığın durumunun değerlendirilmesi suretiyle, cezanın kısmen infazına yada önceki hükümde yasal zorunluluk nedeniyle tartışılamayan erteleme veya seçenek yaptırımlara çevirme kurumlarının değerlendirilmesi suretiyle yeniden hüküm kurması imkanını sağlamıştır. Bu son halde dahi mahkeme, sübut ve nitelendirmenin değiştirilmesi veya önceki uygulamadan dönme yönünden bir imkâna sahip olmayıp, yalnızca önceki hükmün varlığı kabul edilerek, belirli bir kısmının infaz edilmemesi ya da önceki hükümde değerlendirilemeyen TCK’nın 50 veya 51. maddelerinin uygulanması yetkisine sahip olabilmektedir.
Denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde hükmün açıklanmasıyla yetinilmesi gerekmekte ise de, daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olan ve suç tarihinde 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuk hakkında tayin olunan 10 ay hapis cezasının TCK nın 50/3. maddesi uyarınca anılan maddenin 1. fıkrasındaki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunlu olduğundan; hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine yönelik mahkemenin kabul ve takdirinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır, ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 14/12/2010 tarih ve 239/257 sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, ağaç dikme mükellefiyetinin para sarfı ile yerine getirilebilecek maddi bir edim ihtiva ettiği, hakimin ceza ve mükellefiyet tayininde takdir yetkisi bulunmakta ise de; bu takdirini kanundaki ilkeler çerçevesinde kullanmak durumunda olduğu, bu bakımdan, işlenen suçla ilgisi olmayan, hükümlünün ıslahı amacına hizmet etmeyen “500 adet ağaç dikme” mükellefiyetine hükmedilemeyeceği, hükmedilemeyecek bir tedbire ilişkin yükümlülüğe aykırı davranıştan da söz edilemeyeceği, dolayısıyla denetimli serbestlik tedbirine uymama nedeniyle hükmün açıklanmasına ilişkin şartların oluşmadığı gözetilmeksizin suça sürüklenen çocuk hakkındaki hükmün açıklanmasına karar verilmesi,
Kabule göre de;
5237 sayılı TCK’nın 50/1-f maddesi uyarınca, gönüllü olmak şartıyla mahkum olunan kısa süreli hapis cezasının yarısından bir katına kadar süreyle kamuya yararlı bir işte çalıştırılma tedbirine çevrilebileceği hükmü karşısında, suça sürüklenen çocuğa gönüllü olup olmadığı sorulmadan, suça sürüklenen çocuk hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının kamuya yararlı bir işte çalıştırılma tedbirine çevrilmesi,
Kanuna aykırı olup, suça sürüklenen çocuk müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA; 31.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.