Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/23998 E. 2014/12126 K. 20.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/23998
KARAR NO : 2014/12126
KARAR TARİHİ : 20.05.2014

Tebliğname No : 4 – 2011/359636
Mahkemesi : Antalya 11. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 25/05/2011
Numarası : 2011/60-2011/272
Suç : Özel hayatın gizliliğini ihlal

Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafiileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiilerinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak,
1- Dosya kapsamına göre, katılan Özlem’in, bilgisi ve rızası dışında, adına elektronik posta adresi alınıp, bu adresle bağlantılı olarak oluşturulan sahte facebook hesabında, bir başka bayana ait müstehcen içerikli resimle birlikte arkadaş eğlencesinde oynarken çekilmiş fotoğrafının paylaşılması ve cep telefonu numarasının yazılmasından dolayı tanımadığı kişilerin 26.06.2010 tarihinden itibaren kendisini telefonundan arayarak arkadaşlık teklifinde bulunmaları üzerine, adına alınan sahte elektronik posta adresinin şifresini tahmin ederek ve sahte facebook hesabının güvenlik ayarlarındaki açıktan faydalanarak, her ikisinin şifresini değiştirdiği iddialarını içeren 28.06.2010 tarihli şikayet dilekçesine ve aynı tarihli Cumhuriyet Başsavcılığındaki beyanına dayalı olarak başlatılan adli soruşturma kapsamında, katılanın ifadesinde geçen elektronik posta adresinin 21.04.2010 günü sanık Abdullah’ın çalışmakta olduğu iş yerinin sahibi olan tanık Selda’nın abonesi olduğu telefona bağlı IP adresinden giriş yapıldığının ve sanık Abdullah, sekreter olarak istihdam edilen tanık Aybige ile tanık Selda’nın eşi olan tanık Yakup’un çalıştıkları iş yerinde katılanla husumeti olan tek kişinin sanık Abdullah olduğunun tespit edilmesinin ardından, sanık hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kamu davası açıldığı olayda,
Sanığın, daha önce aynı iş yerinde çalışmalarından dolayı katılanı tanıdığını ve hatta onun davranışları nedeniyle iş yerinde huzurunun kalmadığını, 26.02.2010 tarihinde bu iş yerinden ayrılıp, tanık Selda adına kayıtlı iş yerinde çalışmaya başladığını; ancak, bahse konu elektronik posta adresinin sahibi ve kullanıcısı olmadığını ifade etmesi, Microsoft Corporation vekilinin 08.10.2010 ve Türk Telekomünikasyon A.Ş.nin 11.11.2010 tarihli cevabi yazılarında, katılanın bildirdiği elektronik posta adresine, tanık Selda’nın abonesi olduğu telefona bağlı IP adresinden, 21.04.2010 günü saat 15.24.05 ile 22.04.2010 günü saat 03.24.05 arasında erişim sağlandığı bildirilmiş olup, elektronik posta adresinin kaydedildiği tarih ve kaydedildiği sırada ilgili şirkete beyan edilen kimlik bilgileri ile ilgili bir açıklamaya yer verilmemesi, katılan 26.06.2010 tarihinden itibaren rahatsız edildiğini beyan etmesine rağmen sanığın, IP adresinin tespit edildiği iş yerinde, 07.04.2010 tarihinden iş yerinin kapatıldığı 05.05.2010 tarihine kadar çalışması, katılanın beyanında geçen sahte facebook hesabına ilişkin dosya kapsamında maddi bir delil olmaması, katılanın, soruşturma aşamasında sahte facebook hesabında yayınlandığını ifade ettiği arkadaş eğlencesinde oynarken çekilmiş fotoğrafının, sanık tarafından nasıl ele geçirilmiş olabileceğine dair bir beyanının olmaması, kovuşturma aşamasında ise, bir kafede çektirdiği resminin sahte facebook hesabında yayınlandığını ifade edip, bu resmin, aynı iş yerinde çalıştığı ve sanığın da arkadaşı olan Onur isimli şahsın hesabından sanık tarafından ele geçirilmiş olabileceğini beyan etmesine rağmen Onur isimli kişinin tanık sıfatıyla dinlenilmemesi, iddia konusu eylemlere ilişkin görgüye dayalı bilgileri bulunmayan tanıklardan Yakup ve Selda’nın da olaydan önce katılanı tanımaları nedeniyle sanığın çalıştığı iş yerine katılanın da rahatlıkla giriş-çıkış yapabilmesi karşısında,
Maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenebilmesi amacıyla; suça konu elektronik posta adresi hesabının oluşturulduğu sırada elektronik posta hizmeti veren şirkete beyan edilen kimlik bilgileri, elektronik posta adresi oluşturulurken kullanılan IP adresi ve bağlantı için kullanılan telefon numarası, elektronik posta adresinin aktive edilmesi için elektronik posta adresinin alındığı şirkete verilen diğer elektronik posta adresi ve bu adresin kullandığı IP adresleri ve bağlantı telefon numaraları, suça konu elektronik posta adresi ve bunun aktive edilmesi için şirkete bildirilen diğer elektronik posta adresi ile başka adreslere gönderilen iletilerin tespit edilmesi için dosyadaki tüm bilgi ve belgelerin Türkiye İletişim Kurumu Başkanlığına gönderilmesi ve elektronik iletilerin gönderildiği başka adresleri kullanan kişilerin suçta kullanılan elektronik posta adresinin kime ait olduğu konusundaki beyanlarının alınması, gerektiğinde Türk Telekomünikasyon A.Ş.den suçta kullanılan bilgisayarın mac adresi sorulup, buna ilişkin kayıtlar mevcut ise temin edilmesi, sanığın tanık Selda adına kayıtlı olan iş yerinde ve katılanın olay tarihinde kullandığı bilgisayarlar üzerinde bilişim uzmanı üç kişilik bilirkişi marifetiyle inceleme yapılarak, şikayete konu elektronik posta adresinin ve sahte facebook hesabının sanığın kullanımında olan bilgisayar aracılığıyla oluşturulup oluşturulmadığı ve katılan tarafından bu hesapların şifrelerinin değiştirilip değiştirilmediği hususlarını teknik verilerle destekleyecek biçimde rapor düzenlettirilmesi, katılanın iddia olunan suç tarihinde abonesi olduğu telefon hatları araştırılarak, bu tarihten önceki ve sonraki altı aylık görüşme detaylarını gösterir HTS raporunun istenilmesi, katılanın duruşmada ismini bildirdiği Onur adlı kişinin ve şikayetçi dilekçesinde kendisini rahatsız ettiğini beyan ettiği telefon hattının kullanıcısının tanık olarak ifadesine başvurulması, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek, iddia ve savunmanın doğruluk derecesi açıklığa kavuşturulduktan sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak, yazılı şekilde, sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,
2- Katılanın sahte facebook hesabında yayınlandığını beyan ettiği resimlerinin, özel yaşam alanına ilişkin ve özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte olmaması halinde, katılanın internet ortamından temin ettiği fotoğraflarını, onun aktif kullanımındaki cep telefonu numarasıyla birlikte hukuka aykırı olarak yayınlayan sanığın eyleminin TCK’nın 136/1. maddesinde tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu
oluşturacağı gözetilmeden, sahte facebook hesabında yayınlandığı beyan edilen resimler katılandan temin edilip, incelenmeksizin ve kabule konu fotoğrafların sanık tarafından nereden ve ne şekilde ele geçirildiği açıklanmaksızın, eksik incelemeye ve yeterli olmayan gerekçelere dayalı olarak, sanık hakkında TCK’nın 134/2. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de:
TCK’nın 134/2. maddesinde, kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerinin ifşası halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş, fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, cezanın yarı oranında artırılacağı düzenlenmiş iken, hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 81. maddesi ile TCK’nın 134/2. maddesinde yapılan değişiklikle, temel ceza miktarı iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş ve ifşanın basın ve yayın yoluyla gerçekleşmesi halinde de aynı cezaya hükmolunacağının belirtilmiş olması nedeniyle; ayrıca, 6352 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin, “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.” hükmü uyarınca, TCK’nın 7/2. maddesi gereğince, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 20.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.