Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/2387 E. 2014/12428 K. 21.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/2387
KARAR NO : 2014/12428
KARAR TARİHİ : 21.05.2014

Tebliğname no : 4 – 2009/210962
Mahkemesi : İstanbul Anadolu 23. (Üsküdar 3.) Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 20/03/2009
Numarası : 2007/684 – 2009/171
Suç : İmar Kirliliğine Neden Olma

İmar kirliliğine neden olma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ile katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
İmar kirliliğine neden olma suçundan sanık hakkında açılan davanın konusunun, sanığa ait II. grup korunması gerekli taşınmaz kültür varlığında gerçekleştirilen onaylı projeye aykırı uygulamalar olması karşısında, suçtan zarar gören K.. B..’nın davaya katılma ve kurulan hükmü temyiz etme hakkını haiz olduğu kabul edilmiş olup, gerekçeli karar başlığında anılan kurum yerine İ.. B..’nın katılan sıfatıyla yer alması, mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı olarak değerlendirilmiştir.
Temyiz dilekçesinin içeriği dikkate alınmak suretiyle, katılan vekilinin temyiz isteminin, katılan kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi hususu ile sınırlı olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Sanık müdafii ile katılan vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun 14/12/1974 tarih ve 8172 sayılı kararı ile belirlenen Boğaziçi doğal ve tarihi sit alanı içerisinde yer alıp, aynı Kurul’un 24/06/1983 tarih ve 15175 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen taşınmazın 26/04/2006 tarihi itibariyle maliki olduğu, koruma grubu II olan taşınmaza ait rölöve, restitüsyon ve restorasyon projelerinin, İstanbul III Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 04/07/2000 tarih ve 11717 sayılı kararı ile; restorasyon tadilat projesinin ise aynı Kurul’un 24/06/2003 tarih ve 13831 sayılı kararı ile uygun bulunduğu, şikayet üzerine İ.. B.. görevlilerince yapılan kontrolde, suça konu tescilli binada onaylı projesine aykırı uygulamalar gerçekleştirildiği belirlenerek Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulması üzerine, sanık hakkında imar kirliliğine neden olma suçundan dava açıldığı;
07/12/2007 tarihli iddianame içeriğine göre sanığın eyleminin 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçunu oluşturduğu, zira, “özel normun önceliği” ilkesi gereği, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun imar kirliliğine neden olma suçunu düzenleyen 184/1 maddesi karşısında, özel hüküm niteliği taşıyan 2863 sayılı Kanunun karar tarihi itibariyle yürürlükte olan 65/a-b maddelerinin uygulanma önceliği bulunduğu, diğer yandan, sanık müdafii tarafından hükümden sonra ibraz edilen İstanbul VI Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 02/06/2011 tarih ve 3633 sayılı kararında, suça konu tescilli taşınmaza ait restorasyon tadilat projesinin uygun olduğunun belirtildiği, aynı şekilde dosya kapsamına giren 12/03/2013 tarihli yapı ruhsatının da, II. grup korunması gerekli taşınmaz kültür varlığına yönelik tadilat faaliyeti için düzenlenmiş olduğu, tescilli taşınmaz üzerinde gerçekleştirilen inşai faaliyetin kurul onaylı restorasyon tadilat projesine ve belediyece düzenlenen yapı ruhsatına uygun olup olmadığının, atılı suçun manevi unsurunu tespit bakımından önem arz ettiği anlaşılmakla;
Olay yerinde inşaat ve sanat tarihi alanlarında uzman bilirkişiler refakate alınmak suretiyle yeniden keşif icra edilerek, tescilli kültür varlığı niteliğini haiz sanığa ait binada yapılan tadilat faaliyetinin, Koruma Bölge Kurulunca 02/06/2011 tarih ve 3633 sayılı karar ile onaylanan projeye ve belediyece 12/03/2013 tarihinde düzenlenen yapı ruhsatına uygun olup olmadığının, mevcut durumu ile tescilli binanın tescile esas orijinal yapısını muhafaza edip etmediğinin, projeye aykırı uygulamalar nedeniyle kültür varlığında herhangi bir zarar meydana gelip gelmediğinin belirlenmesi, tadilatın projeye ve yapı ruhsatına uygun olarak yapıldığı, tescilli binanın özgün yapısını muhafaza ettiği ve zarar görmediği sonucuna varılması halinde, atılı suçun manevi unsurunun oluşmadığı kabul edilerek sanığın beraatine, aksi takdirde 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1 maddesi uyarınca mahkumiyetine karar verilmesi zorunluluğu bozmayı gerektirmiş,
Kabule göre de;
1- Sanık hakkında imar kirliliğine neden olma suçundan hüküm tesis edilirken uygulanan kanun maddesinin gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 232/6 maddesine muhalefet edilmesi,
2- Kendisini vekil ile temsil ettiren katılan kurum lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafii ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sanığın kazanılmış hakkı saklı kalmak kaydıyla, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 21/05/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.