YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/23298
KARAR NO : 2014/15819
KARAR TARİHİ : 25.06.2014
Tebliğname No : 12 – 2013/136487
Mahkemesi :Korkuteli Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi :31.01.2013
Numarası :2010/313 – 2013/48
Suç :Taksirle Öldürme
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ile mahalli ve üst Cumhuriyet savcıları tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Olay günü gündüz saat 07:00 sularında açık havada, meskun mahal dışında, 2 yönlü, 10 metre genişliğindeki yüzeyi kuru, stabilize, hafif virajlı yolda idaresindeki otomobille seyir halinde bulunan ve kazadan 46 dakika sonra yapılan ölçümde 1.18 promil alkollü olduğu belirlenen sanığın, yol yapım çalışması yapılan yere geldiğinde işaretlemelere uymayarak karşı şeride geçmesi, 100 metre kadar seyrettikten sonra tekrar kendi şeridine geçerken direksiyonu aniden sağa çevirmesi nedeniyle aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ve seyir istikametine göre sağ taraftan yol dışı kalarak aracıyla takla atması şeklinde gelişen, bir kişinin ölümü, biri nitelikli şekilde olmak üzere üç kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olayda; mağdurların yaralanmaları nedeniyle sanıktan şikayetçi olmadıklarını ifade etmeleri nedeniyle soruşturma aşamasında Korkuteli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13.09.2010 tarih ve 2010/1170 soruşturma no.lu kararı ile sanık hakkında Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verilmesi ve bu kararın itiraz edilmeksizin kesinleşmesi, sanık hakkında düzenlenen 13.09.2010 tarihli iddianamede, nitelikli şekilde yaralanan mağdur İ.. Ç..’ın yaralanmasından söz edilmeyerek, sanığın, bir kişinin ölümünden sorumlu tutularak TCK’nın 85/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasının talep edilmesi ve mahkemenin iddianamede tarif edilen fiille bağlı olması karşısında, tebliğnamede, görev yönünden bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, mahalli ve üst Cumhuriyet savcılarının, sair nedenlere; sanık müdafinin ise kusura, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve eksik incelemeye ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1 ve 22/4. maddelerinde yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, yaralı sayısı ve yaralanma derecesi, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle TCK’nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, tam kusurlu eylemiyle bir kişinin ölümüne, sanık hakkındaki şikayetlerinden vazgeçen birden fazla kişinin yaralanmasına sebebiyet veren sanık hakkında teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle az ceza tayini,
2- Kazadan 46 dakika sonra yapılan ölçümde 1.18 promil alkollü olduğu tespit edilen sanığın, eylemi bilinçli taksirle gerçekleştirdiği ve sanık hakkında tayin olunan temel cezada TCK’nın 22/3. maddesi gereğince artırım yapılması gerektiği gözetilmeksizin eksik cezaya hükmedilmesi,
3- Sanık hakkında temel ceza tayin edilirken, suçun basit ve nitelikli halinin iki ayrı fıkra olarak düzenlendiği maddenin, hangi fıkrasının tatbik edildiğinin gösterilmemesi suretiyle, CMK’nın 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,
4- Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 07/07/2009 tarih 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan “failin güttüğü amaç ve saik” gerekçesine dayanılamayacağının gözetilmemesi,
5- Hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 51/8. maddesi uyarınca denetim süresini iyi halli olarak geçirdiği taktirde cezanın infaz edilmiş sayılacağının kararda belirtilmemesi,
6- Sanığın sürücü belgesinin suç tarihinde geçerli olup olmadığı araştırılıp, onaylı örneği dosyaya getirtilmeden, yazılı şekilde geri alınmasına karar verilmesi,
7- Gerekçeli karar başlığında suçun işlendiği zaman diliminin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/2-c maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafii ile mahalli ve üst Cumhuriyet savcılarının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 25.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.