Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/23222 E. 2014/15135 K. 18.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/23222
KARAR NO : 2014/15135
KARAR TARİHİ : 18.06.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/118239
İNCELENEN KARARIN;
Mahkemesi : Gaziantep 7. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 21/02/2013
Numarası : 2012/803 – 2013/207
Suç : Taksirle öldürme

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
TCK’nın 22/3. maddesi gereğince, bilinçli taksir halinde, taksirli suça ilişkin cezanın üçte birden yarısına kadar artırılabileceği düzenlenmiş ise de, artırım miktarının gerekçe gösterilmeden, sadece “takdiren” denilmek suretiyle üst sınırdan yapılması,
Kabule göre de;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun Dairemizce de benimsenen 07/07/2009 tarih 2009/9-62-191 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1. maddesinin (g) bendinde yer alan “sanığın güttüğü amaç ve saiki” gerekçesine dayanılmayacağının gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 18.06.2014 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ:

Sayın çoğunluğun, bilinçli taksir artırımının gerekçe gösterilmeden takdiren denilmek suretiyle üst sınırdan artırılması bozma nedenine katılmakla birlikte, temel cezanında üst sınırdan tayin edilmesinin de bozma sebebi yapılması gerektiğini düşünüyoruz.
Şöyle ki;
1. Sanık arabası ile gelini düğün evine getirmiş ve gelişinin duyulması amacıyla 2 el ateş ettiği sırada akrabası N.. Y..’ın ölümüne neden olmuştur.
2. Sanık, tam kusurludur. Temel cezayı tayinde alt sınırdan uzaklaşmak gerekir, bununla beraber üst sınır olan 6 yıl hapis cezası tayini adaletli olmamıştır. Nitekim Ceza Genel Kurulu 24.05.2011 tarih ve 2011/92-105 sayılı kararında üst sınır olan 6 yıl hapis cezasının esas alınmasını hak ve nasafet kurallarına aykırı olduğuna karar vermiştir.
3- Ölen ile sanık akraba olup mirasçıları sanıktan şikayetçi olmamışlardır.
Ölenin eşi A.. Y..’ın dosyaya sunduğu 16.10.2012 tarihli dilekçede “Sanık akrabamız olur, eşimi severdi, eşimin ölümüyle gerekli ızdırabı yaşamıştır ve çok büyük acı duymuştur. Tutkluluğu kendisini ve ailesini de çok mağdur etmiştir. Kendisinden şikayetçi değilim.” beyanı da nazara alınarak, onarıcı adalet düşüncesi ile makul oranda alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayin edilmesi gerekirdi.
4.Sanık evli olup eşi ve en büyük 2004 doğumlu 4 çocuğunun geçimini sağlamaktadır.
Öyle anlaşılıyor ki, mahkeme kötü bir adet olan düğünlerde silah boşaltmanın önüne geçmeyi amaçlayan bir saikle cezayı üst sınırdan vermiştir. Eğer cezalarla bir takım kötü alışkanlıkların önüne geçilmiş olsaydı, trafik kazaları ve adam öldürmelerin her geçen gün azalması gerekirdi.
Dolayısıyla herkese ders olsun düşüncesi ile ceza tayin edilmemeli idi.
Sonuç olarak, açıkladığımız gerekçelerden dolayı ayrıca temel cezanın en üst sınırdan tayin edilmesi de bozma sebebi olması gerektiğini düşündüğümüzden sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.