Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/22436 E. 2014/13865 K. 05.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/22436
KARAR NO : 2014/13865
KARAR TARİHİ : 05.06.2014

Tebliğname no : 12 – 2012/315964
Mahkemesi : Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 31/10/2012
Numarası : 2011/207 – 2012/333
Suç : Taksirle öldürme

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü :
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanlar vekilinin teşdidin yetersiz olduğuna; sanık müdafinin ise, kusura ve ceza miktarına ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Sanığın, olay gecesi saat 01.00 sıralarında yönetimindeki ticari taksi ile, meskun mahal içi, aydınlatması mevcut, devamlı ve paralel iki sarı çizgi ile bölünmüş, 6 m genişliğindeki, sağında -fiilen 75 cm si kullanılabilen 4 m genişliğinde 10 cm yükseklikte- yaya kaldırımı ve yakınında kavşak ve okul geçidi levhası bulunan, % 12 iniş eğimli, düz ve görüşü açık caddede seyrederken, olay mahalli olan kavşak yakınına geldiğinde, tanıklar N.. E.. ve B.. O..’ın anlatımlarından anlaşıldığı üzere, birden direksiyon hakimiyetini kaybederek sağdaki kaldırıma doğru ilerlediği, kaldırımdaki okul duvarına çarpmamak için tekrar sola ani manevra yaparken, yolun en sağında kaldırım kenarında veya kaldırımda yürümekte olan ölen yayaya ve onun yanındaki katılan yaya A.. G..’e çarparak onları yolun soluna fırlattığı ve bölünmüş yolun diğer bölümüne geçtiği, köşedeki ekmek büfesine çarpmamak için tekrar sağa manevra yaparak sağ ileride yol kenarında durabilmesi sonucu ölenin tedavi gördüğü hastanede 13/07/2011 tarihinde ölümüne ve katılan yaya A.. G..’in ise 4. (ağır) derece kemik kırığı ve yüzde sabit eser oluşturacak şekilde yaralanmasına neden olduğu olayda,
Tanık Y. Ö..’ın beyanına göre burada bir süre bekledikten sonra olay yerinden kaçtığı; olay sonrası araç plakasından ulaşılan aynı aracın diğer şöförü olan R. A..’un beyanından anlaşıldığı üzere cep telefonunu kapatıp, aracı da bir sokak üzerinde hasarlı şekilde terk ederek gizlenen ve kendisine ancak öğleyin polis tarafından telefonla ulaşılarak çağrılması üzerine saat 12.30 sularında polise teslim olan ve olaydan 12 saat sonra saat 13.06 da alkolmetreyle yapılan ölçüm sonucu 0,07 promil alkollü olduğu tesbit edilen sanığın, olay anındaki alkol oranının, -vücuttaki alkol düzeyinin 1 satte ortalama 0,15 promil azaldığı gözetildiğinde- 1,87 promil olduğu, her ne kadar Adli Tıp 5. İhtisas Kurulu raporunda aradaki zaman farkının fazlalığı ile kandan ve idrardan ayrıca tesbit yapılmaması nedeniyle sanığın olay anındaki alkol düzeyi ile ilgili net bir belirleme yapılmamış ise de, tanık Y. Ö…’ın olayın hemen sonrasında sanığı olay yerinde taksisi içinde yalnız olarak gördüğü ve araç içinde yoğun bir alkol kokusu olduğuna dair beyanı, olay sonrası araç plakasından kendisine ulaşılabileceğini bildiği halde telefonunu kapatıp, kimseye de bilgi vermeden ortadan kaybolması, düz yolda seyrederken aniden direksiyon hakimiyetini kaybedip sonrasında da aracı toparlayamamış olması birlikte değerlendirildiğinde, sanığın, alkollü şekilde araç kullandığının ortaya çıkmaması için alkol düzeyinin yasal sınırların altına düşmesini bekleyip 12 saat gibi uzun bir zaman sonra teslim olduğu, teslim olmadan önce birkaç yudum bira içtiği yolundaki savunmasının inandırıcılıktan uzak olduğu, dolayısıyla olaya yüksek oranda alkollü iken neden olduğu anlaşılan sanığın eyleminde bilinçli taksirin koşullarının oluştuğunun kabulü gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle eksik ceza tayini,
2. TCK’nın 53/1 madde ve fıkrası madde ve fıkrası uyarınca hak yoksunluğuna kasıtlı bir suç nedeniyle karar verilmesi gerekirken taksirli bir suç nedeniyle hak yoksunluğuna karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, 5/6/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.