Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/21973 E. 2014/14388 K. 10.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/21973
KARAR NO : 2014/14388
KARAR TARİHİ : 10.06.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/132487
Mahkemesi : Gaziantep 14. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 28/02/2013
Numarası :2012/1187 – 2013/261
Suç :Taksirle öldürme

Taksirle öldürme suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Gaziantep Özel Yılmazer hastanesinde 27.07.2011 saat 18:40 sıralarında sezaryen ile doğrumu gerçekleştirilip, tedavisi çocuk doktoru sanığa tevdi edilen pramatüre bebek S.. E..’nın küvezde takip edildiği 29.07.2011 saat 07:30 sıralarında prematüre doğuma bağlı respiratuar distres sendromu (hylan raembran hastalığı) ve gelinen komplikasyonlar sonucu öldüğü olayda; Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu’nun 05.09.2012 tarihli raporunda “prematür 2320 gr doğurtulan bebeğin yoğun bakıma alındığı, yoğun bakımda takibi sırasında hemodinamik parametreler takip edilip, kan tetkikleri yapıldığı, akciğer grafisi çekilerek izlenmesi uygun olduğu, ancak prematür bebeğin takibinde surfaktan verilmemesi ve kan gazları ile takibinin yapılmaması nedeni ile sanığın uygulamasında eksiklik olduğu, ancak respiratuar distres sendromu mortalitesi yüksek olup bu eksikliklerin ölüme etkisi bilinemeyeceği” bildirilmiş iken “Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1. İhtisas Kurulunca kesin kusurlu olduğu yönünde atf-ı kusurda bulunulmadığı kaldı ki, bu iki husustaki eksikliğe ilişkin sanığın alınan savunmasında kan gazlarıyla ilişkin tetkikte bulunulduğu, Adli Tıp Kurumu Başkanlığının tetkiki sırasında raporu eksik geçimi nedeniyle belirtip, çocuğun kan gazlarına baktığına ilişkin tetkik sonuçlarını sundukları, buna ilişkin verilerin normal değerler içerisinde kaldığı, yine surfaktan işleminin diğer eksiklik olarak bildirildiği, surfaktan yönündeki uygulamanın ise küveze alınma sonrası doğan bebeğin solunumunun düzene girdiğini bu yüzden, buna hekim olarak gerek görülmediğini beyan ettiği” şeklindeki gerekçe ile sanık hakkında beraat kararı verilmiş ise de; Adli Tıp Kumu 1. İhtisas Kurulu’nun söz konusu kan gazları ile ilgili tetkikleri inceleyerek raporunu vermiş olduğunun dosya kapsamından anlaşılması bir yana sürfaktan yapım ve salınımındaki yeretsizlik sonucu ortaya çıktığı bildirilen hiyalen membran hastalığı tanısının klinik seyir, akciğer grafisi ve kan gazları tetkikleri sonucuna göre konulmasına, bebeğe ait akciğer grafilerinin birinde mediastinal yapılarda sola shift, sağda pnömotorax görüldüğünün bildirilmesine ve bu hususun hiyalen membran hastalığını akla getirmesine rağmen sanığın “sulfaktan verilmesine” gerek görmedim şeklindeki savunması ve dosyadaki tüm belge ve raporlar değerlendirilmek suretiyle sanığın tedavi uygulanmasındaki eksikliğinin ölüm sonucuna etkisi ve kusur durumu hususunda Adli Tıp Genel Kurulundan rapor alınması yerine tıbbi bilgiyi gerektiren konuda yorum yapılarak sanığın beraatına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince tebliğnamedeki isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 10/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.