Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/21593 E. 2014/12053 K. 16.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/21593
KARAR NO : 2014/12053
KARAR TARİHİ : 16.05.2014

Tebliğname No : 12 – 2012/209723
Mahkemesi :Akhisar 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 31/05/2012
Numarası :2012/69 – 2012/527
Suç : Taksirle öldürme

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık, sanık müdafii ve mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Cumhuriyet savcılarının nezdinde görev yaptıkları Asliye Ceza Mahkemesi kararlarına karşı, 5271 sayılı CMK’nın 260/2 ve 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 310. maddesi uyarınca tefhimden itibaren bir hafta içinde kanun yollarına başvuru hakkı mevcut iken, 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 3. maddesi ile 01.01.2014 tarihine kadar Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan duruşmalarda Cumhuriyet savcısının bulunmayacağı; ancak verilen hükümlere karşı kanun yollarına başvurabilmesi amacıyla dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderileceği hüküm altına alınmıştır. Bu açık yasal düzenlemeler uyarınca, Cumhuriyet savcılarının nezdinde görev yaptıkları asliye ceza mahkemesi kararlarına karşı hükümlerin Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği tarihten itibaren bir hafta içinde kanun yollarına başvuru haklarının bulunduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır. Bu itibarla, Akhisar 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 31.05.2012 tarihli hükmün 27.06.2012 tarihinde görüldüsünü yapan mahalli Cumhuriyet savcısının 28.06.2012 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğu belirlenerek yapılan incelemede:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık, sanık müdafii ve Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanığın idaresindeki araçla, meskun yerde, bölünmüş yolda sol şeritte seyrederken, direksiyon hakimiyetini kaybetmesi ve soldaki orta refüjde bulunan direğe çarpması sonucu, sanığın oğlu olan 2010 doğumlu mağdurun ölümü, şikayetçi olmayan sanığın eşinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralanması ile sonuçlanan olayda, ölenin annesinin kucağında sağ ön koltukta seyrettiği, sanığın olayın oluşunda tam kusurlu olduğu anlaşılmış ise de; sanığın savunmasında; olayın karanlıktan dolayı yolu takip edememesi nedeniyle meydana geldiğini, nasıl olduğunu anlamadan direkle karşı karşıya geldiğini beyan ettiği dikkate alındığında; dosya kapsamında sanığın savunmasının aksine delil bulunmadığı, gerçekleşen netice öngörülebilir ise de, fail tarafından öngörülmüş olmasına karşın, failin şansına veya başka etkenlere güvenerek hareketini sürdürdüğüne ilişkin herhangi bir bilgi ve belirleme bulunmadığı gibi, sanığın tam kusurlu olmasının ve araçta bebek koltuğunun bulunmamasının tek başına bilinçli taksirin koşullarını oluşturmadığı nazara alınmaksızın, eylemin bilinçli taksirle işlendiğinin kabulü ile sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 22/3 maddesi uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini,
2- Ölenin sanığın oğlu olması nedeniyle sanık hakkında TCK’nın 22/6 maddesi koşullarının gerekçeli kararda tartışılmaması,
3- Taksirli suçlarda 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinde yazılı hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık, sanık müdafii ve Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 16.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.