Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/21298 E. 2014/13296 K. 29.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/21298
KARAR NO : 2014/13296
KARAR TARİHİ : 29.05.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/90610
Mahkemesi : İzmir 7. Sulh Ceza Mahkemesi
Tarihi : 14.012013
Numarası : 2010/2292-2013/27
Suç : Taksirle yaralama

Taksirle yaralama suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Tüm dosya kapsamından, sanığın suç tarihi itibariyle Eğe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde Plastik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yaptığı, katılanın meme küçültme ve dikleştirme ameliyatı için sanığın özel muayenehanesine gittiği ve olay tarihinde Özel Altınordu Tıp merkezinde sanık tarafından ameliyatının yapıldığı, ameliyatla sağ memesinden 1110 gr, sol memesinden 1025 gr yağ dokusu alındığı, ameliyattan sonra kanama ve akıntı nedeni ile şikayetlerinin devam ettiği ve 23.07.2009 tarihinde hastaya tekrar müdahale edilerek göğsündeki enfeksiyonun boşaltıldığı, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Başkanlığı’nın hastayı muayene ederek düzenlediği 22.10.2010 tarihli raporunda, mağdurdaki kısmi doku nekrozunun meme küçültme operasyonlarında ortaya çıkabilecek bir komplikasyon olarak nitelendirilebileceği, uzuv kaybı ve uzuv zaafı olmadığı, mevcut durumun bir veya birden fazla operasyon ile düzeltilebileceği;
Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 01.08.2012 tarihli raporunda ise, ameliyat sonrasında müdahilin hayati tehlike geçirmediği, yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilemeyeceği-ameliyat sırasında oluşan tıbbi uygulama hatasına dair deliller olmasa da meydana gelen sonucun kabul edilebilir olmadığı- memeyi tekrar hastanın istediği şekli vermenin normal bir müdahale ile yapılmasının mümkün olduğu uzuv zaafı veya uzuv tatili söz konusu olmadığı, ameliyat sonrası gelişen kısmi doku nekrozu ve yara açılması bu tür plastik cerrahi ameliyatlarında gelişebilecek problemlerden biri olduğu, ameliyat sonrasında ortaya çıkan problemlerin 2,5 yıllık dönemdeki ayrımın kusur yada komplikasyon değerlendirilmesi için mümkün olmadığı şeklinde değerlendirilmesi karşısında; sanığın savunması da gözetilerek, sanığa atfedilecek kusurun tartışmayı gerektirmeyecek şekilde kesin bir biçimde saptanması, sanığın gerçekleştirdiği ameliyatta, olay nedeniyle tıbbi açıdan kusurlu bulunup bulunmadığının, meydana gelen sonuç ile tıbbi müdahale arasında illiyet bağının olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespitine ilişkin olarak, önceki raporlarda irdelenerek her türlü şüpheden uzak biçimde saptanması için Yüksek Sağlık Şurası’ndan rapor alınmasından sonra, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 29.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.