Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/19509 E. 2014/21549 K. 03.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/19509
KARAR NO : 2014/21549
KARAR TARİHİ : 03.11.2014

Tebliğname no : 12 – 2012/203683
Mahkemesi : Lüleburgaz 1. Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 02/02/2012
Numarası : 2011/70-2012/48
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Kültür ve Turizm Bakanlığı adına katılma talebinde bulunulduğu ve bu talebe istinaden katılma kararı verildiği halde, gerekçeli karar başlığında Edirne Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun katılan olarak gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı olarak değerlendirilmiştir.
Edirne Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 10.02.1994 tarih ve 1735 sayılı kararıyla sınırları belirlenen Sokullu Külliyesi Koruma Alanı içerisinde yer alan ve ..grup yapı statüsünde korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olan Sokullu Külliyesi Arastasında, özel mülkiyete konu, Kocasinan mahallesi,..sayılı ada,.. sayılı parsellerde yer alan dükkanda, 1995 yılından itibaren kiracı olan sanık tarafından izin alınmadan tadilat işlerinin yapıldığı, ilgili Koruma Bölge Kurulu görevlilerince yerinde yapılan inceleme sonucu,..sayılı parsellerde bulunan dükkanın, cephe doğramasının alüminyum, zemin döşemesinin mozaik malzeme ile yenilendiğinin, iç duvarlarının ve tavanının lambiri ile kaplandığının tespit edildiği ve ilgili Koruma Bölge Kurulu’nun 04.11.2010 tarih ve 3286 sayılı kararıyla sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunulduğu, bunun üzerine sanık hakkında soruşturmaya başlandığı ve 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan davanın açıldığı, her ne kadar yapılan yargılama sonunda, izinsiz uygulamaların basit onarım kapsamında bulunduğu ve sanıkta suç kastının olmadığı gerekçesiyle sanığın beraatine karar verilmiş ise de, sanığın beyanında dükkan içerisindeki ahşap lambiriyi kendisinin yaptırdığını beyan ettiği, taşınmazın tapu kaydında da binanın tescilli kültür varlığı olduğuna dair şerhin bulunduğu ve böylece sanığın suçunun sabit olduğu anlaşılmakla,
Üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanunun 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği,
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde, tescile esas bilgi ve belgelerin dosya kapsamına getirtilmesi, olay yerinde sanat tarihçi ve inşaat mühendisi ile yeniden keşif icra edilerek, öncelikle sanık tarafından yapılan izinsiz uygulamaların, kullanılan malzemelerdeki eskime durumu nazara alınarak yapım tarihlerinin tespit edilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin edilmesi, izinsiz uygulamaların yapım tarihlerinin tespitinin ardından uygulamaların, tescilli kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığının, niteliğinin ve yapıda zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda sanığın, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması, bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan tadilatın ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenmesi durumunda, 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2.cümlesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu tadilatın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde ise, 5498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiğinin gözetilmeksizin, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, beraate ilişkin hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 03.11.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.