Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/19427 E. 2014/21386 K. 30.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/19427
KARAR NO : 2014/21386
KARAR TARİHİ : 30.10.2014

Tebliğname no : 12 – 2012/195311
Mahkemesi : Çaykara Asliye Ceza Mahkemesi
Karar tarihi : 17/04/2012
Numarası : 2011/186 – 2012/69
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
08/10/2013 tarih ve 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesine göre, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin tescil kararlarının, 7201 sayılı Tebligat Kanunu uyarınca maliklere tebliğ edileceği; sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin tescil kararlarının da Resmî Gazete’de yayımlanmakla birlikte, Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı;
Belirtilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; sanığın, Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 04/12/1998 tarih ve 3332 sayılı kararı ile tescilli 3. derece doğal sit alanı içerisinde yer alıp, kadastroda “mera” vasfı ile “orta malı” olarak tespit gören M.. Yaylası’nda izinsiz inşaat yaptığının iddia olunduğu, Uzungöl Belediye Başkanlığınca düzenlenen 01/03/1999 tarihli “hoparlör ilan tutanağı” na göre, sit kararı mahallinde mutad vasıtalarla halka duyurulduğu gibi, esasen mera nitelikli taşınmaz üzerinde yapılan inşai faaliyet bakımından, hukuka uygun zeminde gerçekleştirilmiş bir fiilden de söz edilemeyeceği, diğer yandan, suç tarihi itibariyle Çaykara Belediyesi bünyesinde faaliyette olan koruma uygulama ve denetim bürosu bulunmadığı anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, hakkındaki para cezasının ertelenmediğine ilişkin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın 15/07/2011 tarihinde kolluk kuvvetlerine verdiği ifadede, 2010 yılı sonbahar mevsiminde M.. Yaylası’nda yer yapmak istediğini, inşai faaliyet devam ederken jandarmanın yapı ile ilgili işlemi üzerine çalışmayı durdurduğunu, temelini yarım bıraktığı yapıya devam etmediğini söylediği, kovuşturma aşamasında yaptığı savunmada da, yaklaşık 1.5 yıl kadar önce yaylada ev yapmaya kalkıştığını, muhtarın şikayetçi olması üzerine ev yapmaktan vazgeçtiğini, sadece evi yapacağı yerdeki çimenleri kazdığını, başka bir müdahalede bulunmadığını beyan ettiği, soruşturma aşamasında 06/10/2011 tarihinde icra edilen keşif sonrası inşaat, ziraat ve harita mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlenen 20/10/2011 tarihli raporda, “Mustafa oğlu M.. D..’e ait yapı” üzerindeki gözlemlere yer verildiği, inceleme konusu dosyanın sanığının ise “T.. oğlu M.. D..” olduğu, sözü edilen çelişkinin giderilmesi amacıyla kolluk kuvvetlerince yapılan araştırma sonucu, M.. oğlu M.. D.. isimli şahsın nüfusta geçen isminin M.. oğlu H.. D.. olup, köyde M.. D.. olarak bilindiğinin, anılan şahsın da, T..oğlu M.. D..’in de Malagamboz Yaylası’na kaçak yapı yaptıklarının belirlendiği, kovuşturma aşamasında keşif icra edilmediğinden, 20/10/2011 tarihli bilirkişi raporunda “M.. oğlu M.. D..’e ait yapı” başlığı altında değerlendirilen inşaatın, sanık tarafından yapıldığı iddia edilen inşaat olup olmadığı hususundaki tereddütün giderilmediği anlaşılmakla;
Sanığın 15/07/2011 tarihli soruşturma ifadesi dikkate alınarak, mera vasıflı M.. Yaylası’nda inşai faaliyet devam ederken kolluk kuvvetlerince işlem yapılıp yapılmadığının araştırılması, işlem yapılmış ise tutanak, kroki ve fotoğrafların getirtilmesi, olay yerinde keşif icra edilerek, sanık tarafından gerçekleştirildiği iddia olunan inşai müdahalenin niteliğinin, hangi aşamada olduğunun, 20/10/2011 tarihli bilirkişi raporunda “Mustafa oğlu M.. D..’e ait yapı” başlığı altında değerlendirilen inşaatın sanığa ait olup olmadığının belirlenmesi, soruşturma aşamasında kolluk kuvvetlerince yapılmış bir tespitin varlığı ya da 20/10/2011 tarihli bilirkişi raporunda sözü edilen inşaatın sanığa ait olduğunun saptanması halinde, inşai faaliyetin mevcut durumu ile daha önce belirlenen durumunun karşılaştırılması, ulaşılacak sonuçlara göre de sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kabule göre de;
Sanık hakkında tayin edilen temel cezada takdiri indirim yapılırken uygulanan kanun maddesinin gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 232/6 maddesine muhalefet edilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 30/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.