Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/18287 E. 2014/3640 K. 14.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/18287
KARAR NO : 2014/3640
KARAR TARİHİ : 14.02.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/73148
Mahkemesi : Ankara 7. Sulh Ceza Mahkemesi
Tarihi : 27/11/2012
Numarası : 2011/1294 – 2012/2334
Suç : Taksirle yaralama

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Olay günü saat 14:30 sıralarında, sanığın, yönetimindeki otomobil ile, Ankara’da Anıtkabir alanı içersinde, Anıt Bloğu’nun yanındaki, 6 metre genişliğindeki iki şeritli, iki yanında yaya kaldırımı bulunan düz ve eğimsiz Rasat Yolu üzerinde İstiklal Yolu istikametine seyrederek, soldaki otoparka giden yol ile bu yolun kesiştiği kontrolsüz T kavşak yakınına geldiğinde, yoldaki araç trafiğini kontrol etmeden ve ilk geçiş hakkını sanığın yönetimindeki otoya bırakmaksızın yolu sağdan sola karşıdan karşıya geçmek için ani şekilde yola giren 7 yaşındaki katılan küçük Y.. Ç..’a aracının sağ yan kısmıyla çarpması sonucu katılan küçüğün hayati tehlike geçirmeksizin ağır (4.) derece sol tibia ve fibula distal uç kemik kırığı ile yaralanmasına neden olması şeklinde gerçekleşen olayda, kollukça düzenlenen olay tarihli görgü tesbit tutanağı ve ekindeki kroki, mahallinde mahkemece yapılan keşif esnasında bilirkişi tarafından çekilen olay yeri fotoğrafları ve sanık müdafince dosyaya sunulan-bilirkişi tarafından çekilenlerle uyumlu-olay yeri fotoğraflarının incelenmesinden ve sanığın otopark alanına doğru gittiği yolundaki aşamalarda değişmeyen savunması da dikkate alınarak, olayın meydana geldiği yerin İstiklal yolu üzerinde değil, bu yolun bitimdeki otopark yolu ile kesiştiği üç yönlü kontrolsüz kavşağın devamındaki çıkışa giden Rasat Yolu üzeri olduğu, İstiklal Yolu’nun tek yönlü yol olduğunun bu kavşak başındaki “taşıt giremez” trafik levhası ile belirlendiği, yine otopark yolunun tek yön olduğuna dair de trafik levhası bulunduğu, ancak kavşağın devamındaki olayın meydana geldiği Rasat Yolu’nun tek yönlü yol, olduğuna dair herhangi bir trafik işaretlemesi bulunmadığı, dolayısıyla emekli polis bilirkişi tarafından hazırlanan ve sanığın tek yönlü yolda ters yönden gelerek katılan yayaya çarptığını kabul ederek sanığa asli kusur atfeden -keşif sonrası hazırlanmış- 24.10.2012 tarihli bilirkişi raporunun oluşa uygun düşmeyip; soruşturma aşamasında Karayolları Trafik Fen Heyetinden emekli mühendis bilirkişi tarafından düzenlenen ve sanığa tali kusur atfeden 28.06.2011 tarihli ilk bilirkişi raporunun oluşa uygun ve isabetli olduğu gözetilmeyerek, olay yerinin vasfılandırmasına dair maddi hata içeren ikinci bilirkişi raporuna üstünlük tanınıp, hükme dayanak alınarak, sanığın asli kusurlu olduğu ve olayda tek yönlü yolda, ters yönde seyretmekle bilinçli taksirle atılı suçu işlediği şeklindeki oluşa ve dosya içeriğine uymayan kabulle ve suçun işleniş şekli, sanığın suçtan sonraki davranışları, suçtan meydana gelen zararın ağırlığı, maddede öngörülen cezanın alt ve üst sınırı da gözetildiğinde, TCK’nın 61/1. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken, dosya kapsamı ile bağdaşmayacak şekilde alt sınırdan fazlaca uzaklaşılarak ve temel cezada bilinçli taksir arttırımı yapılarak, sanık hakkında fazla ceza tayini,
Kabule göre de;
1- Sanık hakkındaki bilinçli taksir nedeniyle TCK’nın 22/3. maddesi uyarınca yapılan arttırımın, katılandaki kemik kırığı nedeniyle TCK’nın 89/2-b maddesi uyarınca yapılan arttırımdan daha önce uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Katılanın kesin doktor raporuna göre yaralanması nedeniyle hayati tehlike geçirmediği anlaşıldığı halde TCK’nın 89/2. maddesiyle arttırım yapılırken katılanın hayati tehlike de geçirdiğinden bahsedilmesi suretiyle kararda çelişki oluşturulması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.