Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/17828 E. 2014/15298 K. 19.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/17828
KARAR NO : 2014/15298
KARAR TARİHİ : 19.06.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/188040
Mahkemesi : Gebze 4. Sulh Ceza Mahkemesi
Tarihi : 29/03/2013
Numarası : 2011/195 – 2013/254
Suç : Taksirle yaralama

Taksirle yaralama suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan ve vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sair temyiz itirazlarının reddine ancak;
Katılanın 24.08.2007 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle sağ femur orta diafiz, sol femur kırığı tanısı ile kaldırıldığı hastahaneden acil patoloji düşünülmediğinden kendi isteği ile sanığın çalıştığı Özel Gebze Merkez Hastahanesi’ne sevkedildiği, ortepedi uzmanı olan sanık tarafından 25.08.2007 tarihinde ameliyata alınarak katılanın, sol femur suprakondiler kırığı için kapalı redüksiyon ve uzun bacak alçı, sağ femur diafiz kırığına kilitli intramedüller çivi uygulaması yapılıp önerilerle birlikte taburcu edildiği, 28.08.2007 den 19.01.2008 tarihine kadar kontrol muayenelerinin sanık tarafından yapıldığı, ancak sanığın 31.01.2008 de işine son verilmesi nedeni ile hastahaneden ayrılmasından sonra, katılanın kontrolünün belirtilen hastahanede yeni göreve başlayan Dr. K. G.. tarafından 15 gün süre ile yapıldığı, 07.03.2008 günlü muyanede katılana sağ bacaktaki kırığın kaynamaya başlaması nedeniyle koltuk değneklerini tamamen bırakması ve sağ bacağının üzerine tek değnekle basarak yürümesi gerektiği şeklinde öneride bulunulduğu, katılanın 08.03.2008 tarihinde sağ bacağındaki ağrı ve şişlik nedeniyle aynı hastahaneye gitmek istediğinde, önce adı geçen doktorun izinli olduğunun, sonra da görevden ayrıldığının belirtilmesi üzerine 10 gün süreyle yeni bir doktorun gelmesini beklediği, 18.03.2008’de fizik tedavi uzmanınca yeni bir kırıktan şüphelenilerek ortopedi uzmanına yönlendirildiği, söz konusu tarihte Op. Dr.S. K.. tarafından evvelce konulan implantın kırılmış olduğu saptanarak ameliyat önerisi üzerine, Haydarpaşa Numune Hastahanesinde yeniden ameliyat edilmesi neticesinde; katılanın organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması niteliğinde yaralandığı, kusur durumuna ilişkin Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından 21.06.2010 tarihinde düzenlenen raporda, kusur değerlendirmesi yapılmaksızın “Sağ femura gerektiği gibi reanimasyon yapılmadığı ve 10mmn (olması gerekenden ince) çivi çakıldığı bilateral femur kırığı olması nedeniyle sola da operatif tedavinin tercih edilmesinin gerektiği, ancak alçılı tedavi tercih edildiği, takiplerinde solda alçı olması nedeniyle sağa ister istemez yük vermek zorunda kaldığı, Postop 7 ay içinde tek değneğe geçilerek yön verildiği, bu esnada sol alt ekstremite gerektiği biçimde kullanılamadığı için implantın distal çivi seviyesinden kırılması sonucu sağda retraktür meydana geldiği kırığın iki taraflı olması, soldan gerektiği gibi destek alınamaması ve sağda implant kırılması ve refraktür meydana gelmesi hususunun kırık sonrası görülmesi beklenir komplikasyonlar arasında sayılmasının uygun görüldüğü” şeklinde görüş bildirdiği, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nca düzenlenen 16.01.2013 tarihli raporda “Op.Dr.H.. K.. tarafından 28.8.2007 tarihinde yapılan sağ femur diafiz kırığına kilitli intramedüller çivi, sol femur kırığı için kapalı redüksiyon ve alçı tespiti girişimlerinin endikasyonu bulunduğu ve yapılan tedavi yönteminin usule uygun olduğu, takiplerde sağ femur kırığındaki kaynamanın yetersiz olduğu, soldaki kırık nedeniyle sol uyluğun alçı içinde oluşunun ayakta durma ve özellikle yürüme esnasında sağ tarafa daha fazla yük bindirmeyi gerektirdiği, metal implantlarda yorgunluğun söz konusu olduğu ve tüm bu nedenlerle sağ femurdaki çivinin kırılabileceği, ayrıca çivinin kırıldığı dönemde bu hastanedeki görevinin sona ermesi nedeniyle Op.Dr.H.. K..’ın hastasını takip ve kontrol imkanının bulunmadığı ya da kısıtlı olduğu, femur ameliyat materyalinin kırılması sonucu farklı bir klinikte ameliyat edildiği, oluşan plak kırılmasının kırığın bir komplikasyonu olduğunun ve kırık kaynamasına sistemik ve genel faktörler olarak çoklu faktörlerin etki ettiğinin bilindiği, kaynama durumuna kadar kullanılan ameliyat malzemelerinin yük taşıdığı, zamanla kaynama gerçekleşmezse tüm ameliyat malzemelerinin kırılabileceği cihetle Dr.H.. K..’a atfedilebilecek ihmal ya da kusur bulunmadığı, daha sonra yapılan ameliyat ve tedavilerin tıp kurallarına uygun olduğu” şeklindeki görüşü ile sanığın kusurunun bulunmadığının bildirildiği hususu nazara alınarak, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için tüm dosyanın Yüksek Sağlık Şurası’na gönderilerek, sanık tarafından katılana uygulanan tedavinin yerinde olup olmadığı, katılanın sağ ayağına takılan implantın kalınlığının yaralanma niteliği için yeterli olup olmadığı, sanığın hastaneden ayrılmasının netice üzerinde etki oluşturup oluşturmadığı da belirlenmek, suretiyle, düzenlenecek raporun sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, katılan ve vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 19/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.