Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/17575 E. 2014/19242 K. 01.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/17575
KARAR NO : 2014/19242
KARAR TARİHİ : 01.10.2014

Tebliğname No : 12 – 2012/187522
Mahkemesi : İstanbul 11. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 01/11/2011
Numarası : 2010/1448 – 2011/708
Suç : 2863 sayılı Kanun’a aykırılık

2863 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
2863 sayılı Kanun’un, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan ”tespit ve tescil” başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanun’un 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmi Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanun’un 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanun’un 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanun’un 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile
Anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu;
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında; suç tarihinde sanık tarafından İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 16/01/2002 gün 13576 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen İstanbul ili, F.. İlçesi, Saraçihsak mahallesi, Ş.. E.. Çeşmesi sokak, .. ada ..parsel sayılı taşınmaz üzerindeki bina ile aynı Kurul’un 26/01/2005 gün 405 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen .. ada .. parsel sayılı taşınmaz üzerindeki binanın ön cepheleri kısmen korunup iç kısımlarını yeniden inşa etmek suretiyle müdahalede bulunulduğundan bahisle açılan kamu davası ile ilgili olarak, suça konu taşınmazlara ilişkin dosyada mevcut tapu kayıtları incelendiğinde, 701 ada 16 parselin beyanlar hanesine 08/02/2002 tarihinde .. ada .. parselin beyanlar hanesine ise 05/09/2005 tarihinde korunması gerekli kültür varlığı ibaresinin şerh düşüldüğü ve sanığın taşınmazları bu şerhleri görebileceği 24/10/2007 tarihinde satın aldığı, bu kapsamda sanığın dava konusu taşınmazlar üzerinde bulunan yapıların korunması gerekli kültür varlığı niteliğine haiz olduğunu bildiği anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,ancak;
Üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazların 2863 sayılı Kanun’un 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlıkları olması nedeniyle taşınmazlarda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında geri dönüşümü mümkün olmayacak derecede zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği;
Bu kapsamda, mahallinde görevlendirilen inşaat mühendisi bilirkişinden zararın niteliği konusunda ek rapor alınıp; suça konu taşınmazlara sanık tarafından yapılan uygulamalarla ilgili olarak, taşınmazların bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda, sanığın, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanun’un 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması; bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan tadilatın ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenip, ayrıca taşınmazların olduğu yerde suç tarihi itibariyle Büyükşehir Belediyesi veya İlçe Belediye Başkanlığı bünyesinde Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu’nun bulunmadığının anlaşılması halinde, 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2.cümlesi uyarınca cezalandırılması, yapılan bu tadilatın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi veya ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında olsa bile, taşınmazların olduğu yerde suç tarihi itibariyle Büyükşehir Belediyesi veya İlçe Belediye Başkanlığı bünyesinde Koru Uygulama ve Denetim Bürosu’nun bulunduğunun anlaşılması halinde, 5498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanun’un 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin; eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
1-TCK’nın 61. maddesi gereğince, suçun işleniş biçimi, yeri, konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar ve sanığın kastının yoğunluğu dikkate alındığında, temel ceza tayin edilirken, asgari hadden uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen velayet, vesayet ve kayyımlığa ait hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, sadece kendi alt soyu açısından koşullu salıverme süresine kadar uygulanabileceği, alt soy haricindeki kişiler yününden ise, yoksunluğun, hapis cezasının infazına kadar devam edeceğinin nazara alınmaması,
3-TCK’nın 51/1 maddesinde sadece hapis cezasının ertelenebileceği belirtilmiş olmasına karşın, hapis cezasının yanında tayin edilen adli para cezasınında ertelenmesine karar verilmesi,
4-CMK’nın 232/2-c maddesine aykırı olarak 30/05/2008 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında, 08/07/2009 olarak yazılması,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince hükmün isteme uygun olarak BOZULMASINA, 01/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.