Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/17252 E. 2014/10795 K. 05.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/17252
KARAR NO : 2014/10795
KARAR TARİHİ : 05.05.2014

Tebliğname No : 9 – 2012/111850
Mahkemesi : İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 19/01/2012
Numarası : 2010/482-2012/13
Suç : Hakaret

Hakaret suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılan vekili tarafından, sanık hakkında hakaret suçundan kurulan beraat hükmü ile beraber sanığın üzerine atılı verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçları ile ilgili olarak da karar temyiz edilmiş ise de, mahkemece, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarından hüküm kurulmamış olması nedeniyle sanık hakkında hakaret suçundan kurulan beraat hükmüne hasren yapılan incelemede:
Gerekçeli karar başlığında sanığa isnat edilen suçlar gösterilip, hükmün gerekçesinde sanık hakkında verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ve hakaret suçlarının yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle atılı suçlardan sanığın beraatine karar verildiği ifade edildiği halde, hüküm fıkrasında, sadece hakaret suçundan beraat hükmü kurulmuş, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçlarından hüküm kurulmamış ise de, zamanaşımı süresi içinde verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçları ilgili olarak mahkemece bir hüküm kurulması mümkün görüldüğünden ve hükmün gerekçesine uygun olarak hakaret suçundan beraat kararı verilmiş olması nedeniyle tebliğnamedeki gerekçe ile hüküm arasındaki çelişkiden dolayı kararın bozulmasını öneren görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin bir nedene dayanmayan diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak,
1- Sabah Gazetesi’nin 20.06.2010 tarihli nüshasının 22. sayfasındaki, “Ç. D.’a devrimci tahliye”, başlığını taşıyan ve “Kendisini ‘Darbeci’ değil ‘Devrimci’ olarak niteleyen Balyoz Güvenlik Eylem Planı soruşturmasının bir numaralı şüphelisi emekli Orgeneral Ç. D.’ı tahliye eden hâkim de devrimci çıktı” alt başlığıyla yayınlanan haberle kamuoyunda “Balyoz” olarak adlandırılan soruşturma kapsamında tutuklanan bazı şüphelilerin tahliyelerine karar veren katılana yönelik olarak ilgili gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü olan sanığın hakaret suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
Hakim olarak görev yapan katılanın, üniversite öğrenimi sırasında hakkında yürütülen adli soruşturma nedeniyle ve bir terör örgütü ile ilgili yapılan yargılama sonunda mahkeme heyetini oluşturan diğer hakimlerin aksine beraat kararı verilmesi yönünde görüş bildirmiş olmasından dolayı belli bir ideolojinin mensubu olup, taraflı kararlar verdiği izlenimini doğuracak ve okuyucuda kesin kanaat oluşturacak biçimde suçlayıcı bir üslup kullanan sanığın, ölçülülük ilkesine uygun davranarak, haber verme hakkı sınırları içerisinde hareket ettiği ve hukuka uygun çerçevenin dışına çıkmadığı kabul edilemeyeceği gibi, benzer haberlerin, daha önce, farklı basın ve yayın organlarında yayınlanmış olmasının, alıntı yapan sanığın hukuki sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gözetilerek, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide eden sanık hakkında, hakaret suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen yazılı gerekçelerle, sanığın beraatine karar verilmesi, kanuna aykırı,
2- Hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun Geçici 1. maddesinin, “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.” hükmü gereğince, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 05.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.