Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/17102 E. 2014/19140 K. 30.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/17102
KARAR NO : 2014/19140
KARAR TARİHİ : 30.09.2014

Tebliğname no : 12 – 2012/192212
Mahkemesi : Bursa 13. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 12/04/2012
Numarası : 2011/276 – 2012/384
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, taplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanığın, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 14/02/1986 tarih ve 1918 sayılı kararı ile korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli yapının içinde bulunduğu parseldeki taş duvarı izin almaksızın yıktığı iddiasıyla dava açıldığı, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 24.01.2012 tarihli yazısında; korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı yapıların, parseli ile birlikte bir bütün olarak değerlendirileceğinin ve parselde yapılacak her türlü uygulama ve müdahale için karar verme yetkisinin koruma bölge kurullarında olduğunun belirtildiği, sanığın aşamalarda verdiği benzer ifadelerde, suça konu duvarın yanında inşaatının bulunduğunu, kepçe operatörlerinden bir tanesinin çalışma sırasında duvara zarar verdiğini, daha sonra duvarın onarılmasını sağladığını beyan ettiği, tanık olarak dinlenen Veled-i Habib Cami imamı R.. C..’ın aşamalarda verdiği benzer ifadelerde; suça konu yere komşu parselde sanığa ait inşaatın bulunduğunu, inşaat çalışmaları sırasında sanık adına çalışan kepçenin suça konu duvarı yıktığını, o esnada sanığın da olay yerinde bulunduğunu beyan ettiği, 12.10.2011 tarihli bilirkişi raporu ile de yargılamaya konu edilen duvarın yıkıldığının tespit edildiği, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığına zarar verme eyleminin suç oluşturabilmesi için kasıtlı olarak işlenmesi, başka bir deyişle, mevcudiyeti önceden bilinen bir kültür varlığına zarar vermek amacıyla ya da zarar görebileceği düşünülerek hareket edilmesi gerektiği anlaşılmakla;
Yıkılan bahçe duvarının tescilli yapıya ait olup koruma altında bulunduğunun sanık tarafından bilinip bilinmediğinin öncelikle sanığa sorulması, olay ile ilgili olarak aşamalarda ifadelerine başvurulan muhtar ve camii imamının, tescilli yapı bitişiğinde inşai faaliyete başlayan sanığı, taşınmazın niteliği ile ilgili olarak uyarıp uyarmadıklarının araştırılması, böylece, sanığın, yıkılan duvarın tescilli bir yapının parçası olduğunu bilip bilmediğinin ve eylemini bu kasıt altında gerçekleştirip gerçekleştirmediğinin her türlü şüpheden uzak biçimde tespiti ile sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin; eksik araştırmaya dayanılarak yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kabule göre de;
Mahkum edildiği 1 yıl 8 ay hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 51/3 maddesi uyarınca tayin edilecek denetim süresinin ceza süresinden az olamayacağının gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 30/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.