Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/17094 E. 2014/19800 K. 15.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/17094
KARAR NO : 2014/19800
KARAR TARİHİ : 15.10.2014

Tebliğname no : 12 – 2012/193679
Mahkemesi : Adana 8. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 16/02/2012
Numarası : 2010/920 – 2012/98
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Kültür ve Turizm Bakanlığı adına katılma talebinde bulunulduğu ve bu talebe atfen katılma kararı verildiği halde, gerekçeli karar başlığında A.. M..’nün katılan olarak gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı olarak değerlendirilmiştir.
2863 sayılı Kanun’un, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan “tespit ve tescil” başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanun’un 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmi Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanun’un 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanun’un 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanun’un 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında; Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 01/06/1990 gün 581 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilip, ayrıca aynı Kurul’un 30/06/1998 gün 3106 sayılı kararı ile 3. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde yer alan, Adana ili, Seyhan ilçesi, K.. mahallesi, .. ada .. parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın çatısına, kümes olarak kullanılmak üzere bir oda yaptırılıp, zemin katın plan şeması ve cephe elemanları değiştirilerek iki adet dükkan oluşturulduğu, ayrıca girişin sağ tarafına kapı açılmak suretiyle müdahalede bulunulduğundan bahisle açılan kamu davası ile ilgili olarak, sanığın dosya kapsamında mevcut beyanları incelendiğinde, bahse konu yapının korunması gerekli kültür varlığı niteliğine haiz olduğunu bildiği anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Suça konu taşınmaz üzerine sanık tarafından müdahalelerde bulunulup, atılı eylemi işlediği tüm dosya kapsamı itibariyle sabit olmakla birlikte, üzerinde müdahale gerçekleştirilen taşınmazın 2863 sayılı Kanun’un 6. maddesi kapsamında tescilli kültür varlığı olması nedeniyle taşınmazda izinsiz ya da izin kapsamı dışında yapılan her türlü inşai faaliyetin suç oluşturacağı, bu bakımdan müdahalenin binanın içinde ya da dışında gerçekleştirilmesinin önem arz etmediği, bu kapsamda tescile esas bilgi ve belgeler getirtilerek, izinsiz yapılan tadilatın yapının tescil edilmesine neden olan kriterlere uygun olup olmadığının, yapıya ait orjinal dokuya uyum sağlayıp sağlamadığının, tescilli kültür varlığında zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği, bu sebeple öncelikle, keşifte görevlendirilen inşaat mühendisi bilirkişiden, suça konu uygulamalarla ilgili olarak, yapıda kullanılan malzemelerin eskiliği, renkteki solmalar ve yıpranma durumu dikkate alınarak yapılış tarihleri tereddüte yer vermeyecek şekilde saptanıp, bu şekilde sanığın dava konusu uygulamaları zamanaşımı süresi içerisinde gerçekleştirip gerçekleştirmediği belirlenip, sonrasında, izinsiz olarak yapılan uygulamaların tescilli kültür varlığının bütünü ve dolayısıyla orjinal dokusu ile uyumlu olup olmadığı, niteliğinin ve yapıda geri dönüşümü mümkün olmayacak derecede zarar meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi, taşınmazın bu nitelikte bir zarar gördüğünün belirlenmesi durumunda sanığın, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1-1.cümlesi uyarınca cezalandırılması; bu nitelikte bir zararın mevcut olmadığının, ancak yapılan tadilatın ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında bulunduğunun belirlenip, ayrıca taşınmazın olduğu yerde suç tarihi itibariyle Büyükşehir Belediye Başkanlığı veya İl Özel İdaresi bünyesinde Koruma Uygulama ve Denetim Bürosunun bulunmadığının anlaşılması halinde 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-2.cümlesi uyarınca cezalandırılması; yapılan bu tadilatın ruhsata tabi olmayan, “basit onarım” niteliğinde olduğunun belirlenmesi veya ruhsata tabi inşai ve fiziki müdahale kapsamında olsa bile, taşınmazın olduğu yerde suç tarihi itibariyle Büyükşehir Belediye Başkanlığı veya İl Özel İdaresi bünyesinde Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu’nun bulunduğunun anlaşılması halinde 5498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/4. maddesi ile cezalandırılması gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kabul ve uygulamaya göre de,
1-Yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiren katılan kurum lehine, hakkında mahkumiyet hükmü kurulan sanık aleyhine, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücreti belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2-5237 sayılı TCK’nın 51/7. maddesi uyarınca denetim süresi içinde sanığın kasıtlı bir suç işlemesi ve kendisine yüklenen yükümlülüklere hakimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine, denetim süresi içerisinde işlenecek ikinci suçtan dolayı hüküm veren mahkeme tarafından karar verileceği gözetilmeden, infazı kısıtlar şekilde, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi halinde cezanın tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilmesi,
3-5237 sayılı TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen velayet, vesayet ve kayyımlığa ait hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, sadece kendi alt soyu açısından koşullu salıverme süresine kadar uygulanabileceği, alt soy haricindeki kişiler yününden ise, yoksunluğun, hapis cezasının infazına kadar devam edeceğinin gözetilmemesi,
4-5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi gereğince iki sınır arasında temel ceza belirlenirken, suçun işleniş biçimi dikkate alınmak suretiyle hapis cezasının asgari hadden belirlendiği gözetilmeksizin, aynı gerekçeyle adli para cezasının asgari hadden uzaklaşılarak belirlenmesi suretiyle hükümde çelişkiye neden olunması,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı kanunun 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 15/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi