Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/15390 E. 2014/20040 K. 16.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/15390
KARAR NO : 2014/20040
KARAR TARİHİ : 16.10.2014

Tebliğname no : 12 – 2012/160830
Mahkemesi : Kaş Asliye Ceza Mahkemesi
Karar tarihi : 07/02/2012
Numarası : 2007/153 – 2012/89
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık hakkında hükmedilen cezanın on yıl hapis cezasından aşağı olması nedeniyle sanık müdafinin duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 318 ve 5271 sayılı CMK’nın 299. maddeleri gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Gerekçeli karar başlığında sanık müdafii ile katılan kurumun gösterilmemesi, mahallinde tamamlanabilir eksiklik olarak kabul edilmiş olup;
Antalya ili, K.. ilçesi, K.. Beldesi’nde bulunan K.. Antik Kenti su yollarının, Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 18/07/2006 tarih ve 1124 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edildiği, bahse konu kararın Kınık Belediye Başkanlığınca hoparlör ile duyurulmak suretiyle ilan olunduğu, 30/04/2007 tarihinde K.. ören yeri görevlisi tarafından yapılan kontrollerde, antik su kanalları üzerine ev subasmanı döküldüğü belirlenerek tutanak düzenlendiği, kolluk kuvvetlerince tanzim edilen 02/05/2007 tarihli tebliğ tebellüğ belgesi ile inşai faaliyeti gerçekleştiren sanığa, inşaatı durdurması gerektiğinin bildirildiği, daha sonra 04/05/2007 tarihinde müze uzmanlarınca yapılan incelemelerde, antik su yolunun aksı üzerinde yapımı devam eden iki katlı kaçak inşaat bulunduğunun görüldüğü, 24/05/2007 tarihli iddianame ile de sanık hakkında, korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli antik su yolu üzerine izinsiz inşaat yapmak suretiyle tahribata neden olduğu iddia edilerek dava açıldığı;
Sanık hakkındaki yargılama devam ederken kolluk kuvvetlerince 19/07/2007 tarihinde yapılan önleyici hizmet devriyesi sırasında, durdurma hususundaki 02/05/2007 tarihli tebliğe rağmen sanığın fiiline devam ederek inşaatı bitirme aşamasına getirdiğinin belirlendiği, sözü edilen tespite dayanılarak 12/09/2007 tarihli iddianame ile sanık hakkında ikinci davanın açıldığı,
08/10/2007 tarihli karar ile de her iki davanın birleştirildiği, olay yerinde yapılan keşif sonrası inşaat bilirkişisi tarafından düzenlenen rapora göre, K.. Antik Kenti’ne su götüren antik su yolu yapısı üzerinde bulunan suça konu inşaatın birinci ve ikinci katlarının karkası ile iç ve dış sıvalarının tamamlandığı, aynı bilirkişinin 25/06/2009 tarihli celsede verdiği ifadede, antik su yolunun, evin bulunduğu yere kadarki bölüm ile evden sonraki bölümde devam ettiğini ve çıplak göz ile görülebildiğini söylediği;
Açıklanan şekilde gelişen olayda sanığın, korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli antik su yolu üzerine izinsiz inşaat yapmak suretiyle varlığın zarar görmesine sebebiyet verdiği, 30/04/2007 ve 09/05/2007 tarihli raporlara dayanılarak 24/05/2007 tarihli iddianame ile dava açıldıktan ve dolayısıyla hukuki kesinti gerçekleştikten sonra, 19/07/2007 tarihli tutanakta belirtildiği üzere eylemine devam eden sanığın atılı suçu iki kez işlemiş olduğu, bu nedenle sanık hakkında iki ayrı mahkumiyet hükmü tesisi gerektiği gözetilmeksizin, suçun zincirleme şekilde işlendiği kabul edilerek karar verilmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, cezalandırma koşullarının oluşmadığına, dosyada tek suçun söz konusu olduğuna, bilirkişi raporunun eksik olduğuna ilişkin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
08/10/2007 tarihli kararla inceleme konusu dosya ile birleştirilen Kaş Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2007/247 Esas, 2007/380 Karar sayılı dosyası yönünden sanığın savunması alınmaksızın karar verilmek suretiyle savunma hakkının kısıtlanmasına neden olunması,
Kabule göre de;
5237 sayılı TCK’nın 62. maddesi uyarınca yapılan indirimden sonra belirlenen 5 tam gün sayısı üzerinden 100 TL adli para cezası tayini gerektiği gözetilmeksizin, 6 tam gün sayısı esas alınmak suretiyle 120 TL adli para cezasına hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 16/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.