Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/15267 E. 2014/9012 K. 14.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/15267
KARAR NO : 2014/9012
KARAR TARİHİ : 14.04.2014

Tebliğname no : 12 – 2012/138799
Mahkemesi : Gebze 4. Sulh Ceza Mahkemesi
Tarihi : 06/02/2012
Numarası : 2011/1706-2012/124
Suç : Haberleşmenin gizliliğini ihlal

Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak,
1- Belirli veya belirlenebilir iki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmemeleri gerektiği yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, gizliliği sağlamaya özen gösterip, elverişli araçlar (internet, telefon, telsiz, faks, mektup, telgraf, kağıt vb.) ve ortak semboller (söz, yazı, işaret vb.) aracılığıyla paylaştıkları bilgi, düşünce, duygu ve tutumlarının; özel hayata ilişkin olsun ya da olmasın, başka kişi veya kişiler tarafından, özel bir çaba gösterilerek, doğrudan veya dolaylı şekilde (zarfı açılmadan ışığa tutulan mektupta olduğu gibi), okunmak veya dinlenmek suretiyle öğrenilmesi eyleminin TCK’nın 132/1-1. cümlesinde; anlaşılabilir olsun ya da olmasın, başkalarının haberleşme içeriklerinin kaydı, yani; yazı, ses, görüntü, özel işaretler gibi ortak sembollerin, başka bir nesne üzerine taşınarak (örneğin; ses veya görüntünün, manyetik bant üzerine, yazının başka bir kağıt, defter vb. nesne üzerine geçirilmesi, kopyasının alınması, elektronik iletinin taşınabilir belleğe veya CD’ye aktarılması gibi işlemlerle) sabitlenmesi eyleminin TCK’nın 132/1-2. cümlesinde haberleşmenin gizliliğini ihlal başlığı altında suç olarak tanımlandığı, bu madde kapsamında yer verilmeyen kişinin kendisiyle yapılan haberleşme içeriğini kaydetmesi eyleminin, koşulları bulunduğu takdirde, aynı Kanunun 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabileceği; haberleşme içeriklerinin, haberleşmenin muhatabı olan diğer kişi tarafından, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan aleni bir ortamda, ilgilisi veya ilgililerinin rızası dışında ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması eyleminin TCK’nın 132/3. maddesinde tanımlanan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirileceği,
Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre; y…[email protected] elektronik posta adresinin sahibi olan ve “Melodi” rumuzunu kullanarak kadınmış gibi tavır takınan sanık B.. H..’ın, doğrudan internet adresleri üzerinden katılan Bülent ile iletişime geçip, 27.09.2010 tarihinden 08.10.2010 tarihine kadar katılan Bülent ile yaptığı ikili sohbet görüşmelerine ilişkin elektronik iletileri içerir yazıların dökümünü, arkadaşı ve aynı zamanda katılan Bülent’in resmi nikahlı eşi olan tanık Önem’in elektronik posta adresine gönderdiği iddia ve kabulüne konu olayda,
Sanığın, şikayete konu haberleşme içeriklerini, tanık Önem’in elektronik posta adresine göndermekten ibaret eyleminde, tarafı olduğu haberleşme içeriğini, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan aleni bir ortamda ifşa etmediğinden, TCK’nın 132/3. maddesinde düzenlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunun yasal unsurları somut olayda gerçekleşmediği,
Ancak, tanık Önem tarafından katılan Bülent aleyhine boşanma davası açıldıktan sonra, tanık Önem’in boşanma davasındaki iddialarının delillendirilmesine yardımcı olma amacıyla katılan Bülent ile iletişime geçen sanık B.. H..’ın, katılan Bülent’e karşı kadınmış gibi tavır takınarak, katılan Bülent’in, karşı cinse yönelik tutum ve davranışları ile cinsel fantezilerini içeren açıklamalarının da yer aldığı elektronik iletilerini, tanık Önem’e göndermesi karşısında, kişiye bağlı ve onun kişisel gelişimiyle ilgili olan özel hayatın gizliliği hakkının, evlilikle tamamen ortadan kalkmayacağı da nazara alındığında, katılan Bülent’in özel yaşam alanına dahil olan hususları, boşanma aşamasındaki eşine ifşa eden sanık B.. H..’ın sübut bulan eylemine uyan TCK’nın 134/1-1. cümlesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, eylem salt TCK’nın 132/3. maddesi kapsamında değerlendirilip, yasal ve yeterli olmayan yazılı gerekçelerle, sanık hakkında beraat kararı verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de:
Oluşa uygun kabule göre, sanık hakkında, CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraat kararı verilmesi gerekirken, yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olduğundan bahisle, CMK’nın 223/2-b maddesi gereğince sanığın beraatine karar verilmesi, kanuna aykırı,
2- Hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 79. maddesi ile TCK’nın 132/3. maddesinde yapılan değişikliğe göre hapis cezasının üst sınırı itibariyle 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 11. maddesi uyarınca davaya bakma görevinin Asliye Ceza Mahkemesine ait olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 14.04.2014 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ:

Mahalli mahkemenin sanık hakkında haberleşmenin gizliliğini ihlalden verilen beraat kararı, dairemizce olayda özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluştuğu gerekçesiyle bozulmuştur. Dosya kapsamına göre de özel hayatın gizliliğini ihlal suçu da oluşmamaktadır.
Şöyle ki:
Sanık, kendisini bayan olarak tanıtıp, katılan ile internet üzerinden yazışmalar yapmıştır. Sanık, katılanı tanımakta ancak, katılan, sanığın kendisini bayan olarak tanıtıp “melodi” ismi ile yazıştığı için sanığı tanımamaktadır. Sanık iletiler göndererek katılanın kendisine cinsel zaaflarını ortaya çıkaran iletiler göndermesini sağlamıştır. Böylece katılan bayan olarak zannettiği sanığa karşı cinsel içerikli ve fantazi olarak değerlendirilebilecek mesajlar göndererek katılan ile karşılıklı elektronik posta görüşmeleri yapmıştır. Bu görüşmelere bakıldığında, katılanın sanığa gönderdiği bilgiler özel hayatın gizli alanına ilişkin bilgiler olmayıp, tanımadığı bir kişiye söylediği, bayan zannettiği sanığı kendi yanına çekmek için kurduğu hayal ürünü bilgiler olduğu anlaşılmaktadır. Bu bilgiler katılanın gerçekte var olan özel hayatın gizliliği alanında değerlendirilebilecek bilgiler değildir. Dolayısıyla Ceza Hukuku anlamında korunacak hukuki bir menfaatin olmadığı, gerçekte olup olmadığı da ispat edilemeyecek hayal ürünü yazışmalara konu görüşmeler özel hayat kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun oluşmadığı ve mahkemenin beraatininde yerinde olduğu kanaatine varıldığından sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılmıyorum.