Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/14982 E. 2014/17607 K. 11.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/14982
KARAR NO : 2014/17607
KARAR TARİHİ : 11.09.2014

Tebliğname no : 7 – 2011/297333
Mahkemesi : Tekirdağ 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Karar tarihi : 31/03/2011
Numarası : 2010/547 – 2011/121
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Müze Müdürlüğünce İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne yazılan 01/06/2010 tarihli yazı ile suça konu fiilin tespit edilmesi karşısında, gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “17/09/2010” şeklinde gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı olarak kabul edilmiştir.
Sanığın, Edirne Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 18/09/2003 tarih ve 7736 sayılı kararı ile onaylanan koruma amaçlı imar planında 3. derece arkeolojik sit alanında yer alıp, halk plajı olarak kullanılmak üzere 22/06/2009 tarihli sözleşme ile Milli Emlak Müdürlüğü’nden kiraladığı Maliye Hazinesi’ne ait taşınmazın deniz tarafına beton döktürerek, üzerine baraka tipi ahşap yapı inşa ettirdiği, her ne kadar 06/07/2010 tarihli tespit tutanağı ile 04/03/2011 tarihli arkeolog bilirkişi raporunda, taşınmazın eski hale getirildiği belirtilmiş ise de, Müze Müdürlüğünce sözü edilen müdahalenin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne bildirildiği 01/06/2010 tarihli yazı eki fotoğraf ile bilirkişi raporunun ekinde bulunan fotoğraflar karşılaştırıldığında, suça konu imalatın ahşap direkleri ve çatısı kaldırıldığı halde, zemine atılan beton ile kulübenin halen mevcut olduğunun görüldüğü, diğer yandan, izinsiz müdahalede bulunulan Maliye Hazinesi’ne ait taşınmazın 3. derece arkeolojik sit alanı içerisinde kaldığının, gerek kurumlar arası yazışmalar ve 22/06/2009 tarihli kira sözleşmesinden, gerekse olay yerindeki keşfe katılan arkeolog bilirkişinin raporundan açıkça anlaşılması karşısında; anılan hususta tereddüt bulunmadığı ve mahallinde yeniden keşif yapılmasının sonuca etkili olmayacağı değerlendirilmiş olup;
Sanık tarafından gerçekleştirilen müdahale tamamen ortadan kaldırılarak “suçtan önceki hale getirme” nin sağlanmadığı anlaşılmakla, 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin sanık hakkında uygulanma koşullarının oluşmadığı kabul edilerek, tebliğnamede bozma öneren (1) ve (2-b) numaralı görüşlere iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, atılı suçun sübuta ermediğine, sanığın suç kastı ile hareket etmediğine ilişkin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanık hakkında “2 yıl” olarak belirlenen temel hapis cezası üzerinden, 5237 sayılı TCK’nın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında yapılan indirimden sonra, “1 yıl 8 ay” yerine, hesap hatası sonucu “1 yıl” hapis cezası tayin edilmesi,
2- 5237 sayılı TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen güvenlik tedbirinin, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca cezası ertelenen hükümlü hakkında sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından uygulanamayacağı gözetilmeksizin, sanığın, anılan haklardan koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi,
3- 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesi uyarınca yalnızca hapis cezasının ertelenmesi mümkün olmasına, adli para cezasının ertelenmesi olanaklı bulunmamasına rağmen, ertelemenin sadece hapis cezasını içerdiğini belirten bir ifade kullanılmaksızın her iki cezayı kapsar biçimde sanık hakkında tayin olunan cezanın ertelenmesine karar verilmesi,
4- Hesap hatası sonucu eksik tayin edilen hapis cezası dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK’nın 51/3 maddesi uyarınca belirlenecek denetim süresinin de eksik uygulanması kanuna aykırı,
5- Suç tarihinde Tekirdağ Valiliği bünyesinde faaliyette olan koruma uygulama ve denetim bürosunun bulunması ve hükümden sonra, 11/10/2013 günlü Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile 2863 sayılı Kanun’da, 65/1 ve 65/4 maddelerinin uygulanmasına ilişkin olarak getirilen değişiklikler karşısında, suça konu taşınmazın belediye veya İl Özel İdaresi sınırları içerisinde bulunup bulunmadığı araştırılarak, belediye sınırları kapsamında ise, suç tarihi itibariyle Tekirdağ Belediyesi bünyesinde koruma uygulama ve denetim bürosu bulunmadığından 2863 sayılı Kanunun 65/1, İl Özel İdaresi sınırları kapsamında ise, Valilik bünyesinde sözü edilen büro mevcut olduğundan aynı Kanunun 65/4 maddesi uyarınca hüküm tesisi suretiyle sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 11/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.