YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/14958
KARAR NO : 2014/3723
KARAR TARİHİ : 17.02.2014
Tebliğname No : 11 – 2012/7756
Mahkemesi : Isparta 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 22.11.2011
Numarası : 2010/646 – 2011/595
Suç : Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme
Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
İki veya daha fazla kişinin, başkalarının bilmeyeceği ve sınırlı bir dinleyici çevresi dışına çıkmayacağı yönünde haklı bir inanç ve iradeyle hareket ederek, herhangi bir aracı vasıta olarak kullanmadan, yüz yüze gerçekleştirdikleri, ancak özel bir çaba gösterilerek duyulabilecek, aleni olmayan, söze dayalı, sesli düşünce açıklamalarının, konuşmanın tarafı olmayan kişi veya kişilerce, ilgilisinin rızası olmaksızın, elverişli bir aletle (sesli bir açıklamayı kuvvetlendirerek veya naklederek onu ses alanının dışına çıkartıp doğrudan doğruya algılanabilir hale getirmeye yarayan her türlü düzenekle) dinlenmesi veya akustik olarak tekrar dinlenebilmesi imkanını sağlayan bir aletle kaydedilmesinin TCK’nın 133/1. maddesinde;
En az üç veya daha fazla kişinin, yüz yüze gerçekleştirdikleri, aleni olmayan, söze dayalı düşünce aktarımlarının, söyleşinin tarafı olan kişi veya kişilerce, ilgililerinin rızası olmaksızın, bir aletle kaydedilmesinin aynı Kanunun 133/2. maddesinde kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması başlığı altında suç olarak tanımlandığı,
Söyleşiden farklı olarak, iki kişi arasında da gerçekleşebilecek olan konuşmada, konuşan tarafların, aralarında geçen sözleri kaydetmesi, TCK’nın 133/1. maddesi kapsamında suç olarak tanımlanmamış olup, koşulları bulunduğu takdirde eylemin aynı Kanunun 134. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturabileceği; elverişli bir aletle dinlenilen veya kaydedilen konuşma veya söyleşiden elde edilen bilgiler sayesinde kendi veya üçüncü kişi lehine, maddi ya da manevi yarar, yani; fayda veya avantaj sağlanması; bu bilgilerin, menfaat karşılığı olsun ya da olmasın, ilgilisi dışındaki kişi veya kişilere verilmesi ya da diğer kişilerin dolaylı olarak bilgi edinmelerinin temin edilmesinin TCK’nın 133/3. maddesinde ayrıca suç olarak tanımlandığı,
Hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 80. maddesi ile TCK’nın 133/3. maddesinde yapılan değişiklikle kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verilerin hukuka aykırı olarak ifşa edilmesi eyleminin suç olarak düzenlendiği;
Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya içeriğine ve aksi kanıtlanamayan savunmaya göre; aralarındaki anlaşmazlıklar nedeniyle eşi ile ayrı yaşamaya başlayan sanığın, olay tarihinde, çocuğunu görmek için babası ile birlikte eşinin ve annesi olan müşteki S.. oturduğu eve gittiği, burada bulundukları sırada aralarındaki anlaşmazlıkları da konuştukları, daha önce kayın validesinin kendisine iftira ve tehditte bulunduğunu düşünen sanığın yanında getirdiği kamera cihazını açık tutarak aralarında geçen konuşmaları kaydedip oluşturduğu CD’yi delil olarak şikayet dilekçesi ekinde savcılığa verdiği olayla ilgili olarak başlatılan adli soruşturma sonucunda, sanık hakkında TCK’nın 135/1. maddesinden dava açılıp mahkemece, sanığın eylemi sabit kabul edilerek TCK’nın 135/1. maddesi uyarınca cezalandırılmalarına karar verilen olayda,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına ve oluşa göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanığın babası, ayrı yaşadığı eşi ve kayın validesi ile aralarında geçen konuşmaların TCK’nın 133/2. maddesine göre “söyleşi” niteliğinde olduğu halde, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle ve suç vasfında yanılgıya düşülerek, müştekiye ait konuşmaların “kişisel veri” olduğu sonucuna varılıp sanığın TCK’nın 135/1. maddesine göre cezalandırılmasına karar verilmesi,
2- Kişinin, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumlarda, örneğin; kendisine karşı işlenmekte olan (cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira veya şantaj gibi) bir suç söz konusu olduğunda ya da kendisine veya aile birliğine yönelen, onurunu zedeleyen, haksız bir saldırıyı önlemek için, kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleyip, yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla, saldırıyı gerçekleştiren tarafın bilgisi ve rızası dışında, özel hayata ait bilgileri okuma, konuşma ve haberleşme içeriklerini veya özel hayata ilişkin ses ve görüntüleri dinleme, izleme ya da kaydetme, kişisel verileri kaydetme, ele geçirme ve yayma eylemlerinin hukuka aykırı olduğunu kabul etmek mümkün olmadığı gibi, esasen bu hallerde, kişinin hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket ettiğinden de söz edilemeyeceği gözetildiğinde, bahse konu konuşmaları içeren dökümleri, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın eyleminde hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle hareket etmediği gözetilerek, atılı suçun unsurları itibariyle oluşmadığı halde sanığın beraati yerine, yazılı şekilde ve yetersiz gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.