YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/14483
KARAR NO : 2014/8069
KARAR TARİHİ : 01.04.2014
Tebliğname no : 12 – 2013/107904
Mahkemesi : Lüleburgaz 1. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 30/11/2012
Numarası :2012/33 – 2012/853
Suç :Trafik güvenliğini tehlikeye sokma
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Olaydan 45 dakika kadar sonra 180 promil alkollü olduğu tespit edilen sanığın gece 22:30 sıralarında idaresindeki araç ile önünde seyreden O.. E.. idaresindeki aracın sol arka kısmına çarpıp, savrulması ile aynı yönde giden bir başka araç ile park halindeki diğer araca çarpması sonucunda, kovuşturma aşamasında sanık hakkındaki şikayetlerinden vazgeçen O.. E..’ın kemik kırığı oluşacak, eşi M.. E..’ın ise basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandıkları, suçun bilinçli taksirle işlenmesi nedeniyle mağdur O.. E..’ı yaralama eylemi şikayete tabi olmamakla birlikte her iki mağdura yönelik eylemin uzlaşmaya tabi olduğu, sanığın tek bir eylemi ile taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarının oluştuğu, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun tehlike, taksirle yaralama suçunun zarar suçu olduğu, zarar suçunun oluştuğu durumda artık trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ceza verilemeyeceği, mahkemece yargılama sonunda uzlaşmanın gerçekleşmesi nedeniyle taksirle yaralama suçundan açılan davanın CMK’nın 254/2. maddesi gereğince düşmesine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Çünkü; uzlaşma ile fail ve mağdur arasında zararın giderilmesi konusunda anlaşma sağlanmış olmakla, yapılan anlaşma gereği zararın kararlaştırılan miktarda ödenmesi veya giderilmesi durumunda ceza davası açılmamakta veya açılan dava düşürülmektedir. Böylece devlet ile fail arasındaki ceza ilişkisi sona ermekte ve fail cezalandırılmaktan kurtulmaktadır.
Uzlaşma kurumu uyuşmazlığı hukuki ve cezai tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırmaktadır. Uzlaşma nedeniyle düşme kararı verildiğinde CMK’nın 253/19. maddesi gereğince mağdurun artık hukuk mahkemelerinde dava açamayacağı hükmü de gözetildiğinde; taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarının sanığın tek bir eylemi ile meydana geldiği, taksirle yaralama suçundan uzlaşma nedeniyle ceza verilemediği de gözetilerek sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan hüküm verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması kanuna aykırı,
Kabule göre de;
TCK’nın 50/6. maddesinde bulunan “yaptırımın” ibaresinin 01/03/2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 26/02/2008 tarih 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile “tedbirin” olarak değiştirilmesi ile sözü edilen maddenin birinci fıkrasının “a” bendi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi seçenek yaptırım, diğer bentlerde düzenlenen hususların ise seçenek tedbir niteliğinde olduğu, TCK’nın 50/6. maddesinde hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarının düzenlediği, somut durumda ise sanık hakkında bir tedbir niteliğini haiz olmayan, kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği, kaldı ki bu durumun hükmün tesisi aşamasında değil, hükmün kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin infazı kısıtlar biçimde karar tesis edilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince tebliğnamedeki isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 01/04/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.