Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/13720 E. 2014/7168 K. 24.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/13720
KARAR NO : 2014/7168
KARAR TARİHİ : 24.03.2014

Tebliğname No : 4 – 2011/201429
Mahkemesi : Ayvalık 1. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 14/10/2010
Numarası : 2010/195-2010/160
Suç : Özel hayatın gizliliğini ihlal, hakaret

Özel hayatın gizliliğini ihlal ve hakaret suçlarından sanığın mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A) Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğine ilişkin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak,
1- Gerekçeli karar başlığında, sanığın açık kimlik bilgilerinden nüfusa kayıtlı olduğu Porsuk Mahallesi’nin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/2-b maddesine aykırı hareket edilmesi,
2- Oluşa ve dosya kapsamına göre; mezun olduğu lisede matematik öğretmeni olan katılan Gönül’ün, öğrenim gördüğü sırada kendisine karşı takındığı tutum ve davranışlarından dolayı ona tepki duyan sanık Ahmet’in, facebook adlı sosyal paylaşım sitesindeki hesabında, “G.. K.. Mağdurları” adı altında bir grup oluşturup, tüm içeriği herkese açık sayfada, “G.. K.. yüzünden hayatı kayan arkadaşlar buraya” ibareleriyle beraber katılanın internetten temin ettiği resmine yer verdiği olayda,
Katılanın internette yer alan günlük kıyafetleriyle poz vermiş şekilde çektirdiği resminin, özel yaşam alanına ilişkin ve özel hayatının gizliliğini ihlal edecek nitelikte olmaması karşısında, katılanın resmini, isim ve soy ismiyle birlikte hukuka aykırı olarak yayımlayan sanığın eyleminin TCK’nın 136/1. maddesinde tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu oluşturacağı gözetilmeden, yasal ve yeterli olmayan gerekçelere dayalı olarak, sanık hakkında TCK’nın 134/2. maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de:
a) TCK’nın 61/1. maddesinde yer alan ölçütler nazara alınarak, aynı Kanunun 3/1. maddesi gereğince işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, temel cezanın asgari hadden tayin edilmesi,
b) Sanığın TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğuna, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilmesine kadar”, diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, TCK’nın 53. maddesinin (3) numaralı fıkrasına aykırılık oluşturacak biçimde hüküm tesisi,
c) Katılanın maddi bir zararının belirlenmediği olayda, 6008 sayılı Kanunun 7. maddesiyle CMK’nın 231. maddesinin altıncı fıkrasına eklenen, “Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.” düzenlemesi gözetilip, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, samimi ikrarından dolayı takdiri indirim maddesi uygulanarak cezasında indirim yapılan sabıkasız sanık hakkında, “Sanığın suç işleme eğilimi, geçmiş hali, suçun işlenmesindeki özellikler dikkate alınarak hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde yeniden suç işlemeyeceğine dair mahkememizce olumlu kanaat oluşmadığından” şeklindeki, yasal olmayan ve dosya kapsamına uygun düşmeyen soyut gerekçelere dayalı olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
ç) TCK’nın 51. maddesinin sanık hakkında uygulanıp uygulanmamasına karar verilirken, sanığın suçu işledikten sonra yargılama sürecinde pişmanlık duyup duymadığı, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlarla birlikte isabetle değerlendirilerek, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle takdir hakkının kullanılması gerektiği gözetilmeden, suçunu ikrar ederek mahkemeye yardımcı olan, olayın üzücü sonuçlarını ortadan kaldırmaya yönelik olarak karşı tarafla uzlaşmak istediğini beyan eden, savunmasında olaydan dolayı pişman olduğunu ifade eden, dosya içeriğindeki delillere göre olumsuz bir kişiliği belirlenemeyen ve sabıkası da bulunmayan sanık hakkında, “Sanığın suç işleme eğilimi, geçmiş hali, suçun işlenmesindeki özellikler dikkate alınarak cezasının ertelenmesi halinde yeniden suç işlemeyeceğine dair mahkememizce olumlu kanaat oluşmadığından” şeklindeki dosya kapsamına uygun düşmeyen soyut gerekçelere dayalı olarak hükmolunan sonuç cezanın ertelenmemesine karar verilmesi, kanuna aykırı,
d) TCK’nın 134/2. maddesinde, kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerinin ifşası halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş, fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, cezanın yarı oranında artırılacağı düzenlenmiş iken, hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 81. maddesi ile TCK’nın 134/2. maddesinde yapılan değişiklikle, temel ceza miktarı iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş ve ifşanın basın ve yayın yoluyla gerçekleşmesi halinde de aynı cezaya hükmolunacağının belirtilmiş olması nedeniyle; ayrıca, 6352 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin, “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.” hükmü ve TCK’nın 134/2. maddesinde öngörülen ceza miktarına göre, TCK’nın 7/2. maddesi gereğince, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına,
B) Hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Oluşa ve dosya kapsamına göre; sanık Ahmet’in, facebook adlı sosyal paylaşım sitesindeki hesabında, “G.. K.. Mağdurları” adı altındaki sayfada, 12.12.2007 tarihinde, “şerefsiz karı benden eğitime katkı payı parası istediydi, tabi ben vermediydim, ondan sonra bi daha görüşemedik kendisiyle” şeklinde paylaşımda bulunarak, katılanın, onur, şeref ve saygınlığını rencide ettiği anlaşılmakla, sanığın eyleminde hakaret suçunun oluştuğunun kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğine ilişkin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak,
1- TCK’nın 61/1. maddesinde yer alan ölçütler nazara alınarak, aynı Kanunun 3/1. maddesi gereğince işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, temel cezanın asgari hadden tayin edilmesi,
2- Suçun, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde işlendiğinin kabul edilmesi karşısında, sanığa tayin olunan temel cezada, TCK’nın 125/4. maddesi gereğince artırım yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurularak, sanık hakkında eksik cezaya hükmedilmesi,
3- Katılanın maddi bir zararının belirlenmediği olayda, 6008 sayılı Kanunun 7. maddesiyle CMK’nın 231. maddesinin altıncı fıkrasına eklenen, “Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.” düzenlemesi gözetilip, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, samimi ikrarından dolayı takdiri indirim maddesi uygulanarak cezasında indirim yapılan sabıkasız sanık hakkında, “Sanığın suç işleme eğilimi, geçmiş hali, suçun işlenmesindeki özellikler dikkate alınarak hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde yeniden suç işlemeyeceğine dair mahkememizce olumlu kanaat oluşmadığından” şeklindeki, yasal olmayan ve dosya kapsamına uygun düşmeyen soyut gerekçelere dayalı olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, kanuna aykırı,
4- Hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun Geçici 1. maddesinin, “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.” hükmü gereğince, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 24.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.