Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/13112 E. 2014/2105 K. 30.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/13112
KARAR NO : 2014/2105
KARAR TARİHİ : 30.01.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/128316
Mahkemesi : Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 18/03/2011
Numarası : 2008/206 – 2011/130
Suç : 2863 Sayılı Kanuna Aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hüküm, sanıklar M.. O.. ve Y.. Z.. müdafii, sanık M.. H.., sanık H.. E.. ile müşteki vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suçtan zarar gören K.. B.. adına hazine vekilinin temyiz istemi davaya katılma talebi olarak değerlendirilmiş olup, tebliğnamedeki (II) – (1) numaralı bozma görüşüne iştirak edilmeyerek, müşteki kurumun 5271 sayılı CMK’nın 237/2 maddesi uyarınca kamu davasına katılan olarak kabulüne karar verilmek suretiyle yapılan incelemede;
Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “07/01/2007” şeklinde gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı olarak değerlendirilmiştir.
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanık M.. H..’nun, savunmasına göre Etlik semtindeki bir hurdacı pazarından satın aldığı toplam 35 parça sikke ve objeyi satmak istediği ve durumu sanık M.. O..’ya anlattığı, sanık Muhammet’in bu konuda kendisine yardımcı olabileceğini sanık Mehmet’e söyleyerek, diğer sanık Y.. Z.. ile irtibat kurduğu, sanık Yaşar’ın, başka bir sebeple görüşmek üzere buluştuğu tanık İ. Ö.’e suça konu varlıklardan söz ettiği, tanık İsmail’in, sanık Yaşar’a, bu işlerden anlamadığını, ancak koleksiyoner bir arkadaşı olduğunu, varlıkları onun görebileceğini söylediği, tanık İsmail aracılığıyla buluşma yer ve zamanının belirlendiği, gelişmeleri sanık Yaşar’dan öğrenen sanık Muhammet’in, olay günü, yanında sanık Mehmet de olduğu halde, arkadaşı olan sanık H.. E..’i arayarak yerini söyleyip arabası ile kendilerini almasını istediği, sanık Harun’un bu isteğe olumlu yanıt vererek, adı geçen sanıkların bulunduğu mevkiye gidip onları aracına aldığı, daha sonra, sanık Yaşar ile görüşen sanık Muhammet’in yönlendirmesi ile bu kez sanık Yaşar’ı beklediği yerden aracına aldığı, sanık Yaşar’ın tarifi ile, koleksiyoner olduğu ifade edilen tanık A. F.’ın bulunduğu adrese gidildiği, tanık Aydın’ın beyanına göre, 6 adet sikkenin sanık Yaşar tarafından tanık Aydın’a gösterildiği, bu esnada diğer sanıkların araç içerisinde sanık Yaşar’ı bekledikleri, tanık Aydın’ın, kendisine gösterilen 6 adet sikkenin sahte olduğunu değerlendirmesi üzerine sanık Yaşar’ın anılan varlıklar ile birlikte binadan ayrılıp, bunları bina önünde yanına gelen sanık Muhammet’e vermesinin akabinde, tüm sanıkların kolluk kuvvetlerince yakalandıkları, yapılan üst aramalarında sanık Muhammet’in üzerinden 7 adet metal sikke, sanık Mehmet’in üzerinden ise 17 adet metal sikke ile 11 adet obje ele geçirildiği,
Sanık Mehmet’in aşamalarda verdiği benzer ifadelerde, suça konu sikke ve objelerin kendisine ait olduğunu, bunları satın alma yoluyla edindiğini ve satmak istediğini beyan ettiği, sanıklar Muhammet ve Yaşar’ın ise, sanık Mehmet’te bulunan eserlerin satımına aracılık ederek bunlardan, savunmalara ve tanık beyanlarına göre değişmekle beraber 5 ila 7 adedinin koleksiyoner tarafından görülmesini sağladıkları, bu bakımdan, “kültür varlığı ticaretine aykırılık” suçunun manevi unsurunun adı geçen sanıklar yönünden oluştuğu, bununla birlikte, atılı suçun maddi unsurunun da oluşabilmesi için, ticarete konu edilen varlıkların, 2863 sayılı Kanun kapsamında korunması gerekli taşınır kültür varlığı niteliğini haiz olmasının zorunlu bulunduğu anlaşılmakla;
Dava konusu eserler üzerinde üniversitelerin arkeoloji ve sanat tarihi kürsülerine mensup öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak, mevcut durumları itibariyle bilim, kültür, din veya güzel sanatlarla ilgileri, tasnif ve tescile tabi, bildirim zorunluluğu olan, yani 2863 sayılı Kanun kapsamında korunması gerekli taşınır kültür varlığı olup olmadıkları tespit edilerek sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin, davanın tarafı konumundaki Müze Müdürlüğü görevlilerince soruşturma aşamasında düzenlenen rapor hükme esas alınmak suretiyle karar verilmesi,
2- Sanık Harun’un, suça konu sikke ve objelerden haberdar olduğuna ya da adı geçen diğer sanıklar ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek, anılan varlıkları satmak istediğine dair savunmasının aksine delil bulunmadığı gözetilmeksizin, atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesi kanuna aykırı,
3- 26/01/2014 günü UYAP’tan alınan güncellenmiş nüfus kayıt örneğinden, sanık M.. H..’nun hükümden sonra 08/06/2011 tarihinde öldüğünün anlaşılması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar M.. O.. ve Y.. Z.. müdafii, sanık H.. E.. ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 30/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.