Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/12866 E. 2014/14207 K. 10.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/12866
KARAR NO : 2014/14207
KARAR TARİHİ : 10.06.2014

Tebliğname no : 12 – 2012/109421
Mahkemesi : Bodrum 1. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 20/12/2011
Numarası : 2009/796 – 2011/1367
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
2863 sayılı Kanunun, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu’nun 03/07/1987 gün 3492 sayılı kararı ile 3. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde yer alan, Muğla İli, Bodrum İlçesi, Türkbükü Beldesi, Menemene Mevki, N18c-13b-4c paftada hazine adına kayıtlı taşınmaza sanığın yetkilisi olduğu şirket tarafından, dükkan, yol, restaurant, sauna, merdiven, asansör ve iskele inşa edilip, bir kısmın ise yeşil alan olarak kullanılmak suretiyle müdahalede bulunulduğundan bahisle açılan kamu davası ile ilgili olarak, sanığın, dosya kapsamında mevcut savunmalarında, bahse konu taşınmazın sit alanı sınırlarında kaldığını bilip bilmediğine ilişkin herhangi bir beyanda bulunmamamış ise de suça konu taşınmazın maliye hazinesi adına tescilli olması nedeniyle eylemin hukuka uygun bir zeminde icra edilmediği ve izne bağlanmasının mümkün olmadığı, kaldı ki tescil kararının Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından verilip, 2863 sayılı Kanunun 61. maddesi gereğince Yüksek Kurul kararlarının Resmi Gazetede yayınlaması zorunlu olduğundan, sanığın suça konu taşınmazın sit alanı sınırlarında yer aldığını bildiğinin kabulü gerektiği anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafinin, sanığın suç kastının bulunmadığına ve beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 2863 sayılı Kanunun 65/d maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceği, bu kapsamda, suça konu taşınmazın bulunduğu ilde suç tarihi itibariyle İl Özel İdaresi bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, eğer kurulmuş ise, taşınmazın bulunduğu yerin İl Özel İdaresi bünyesinde kurulan koruma, uygulama denetim bürosunun sorumluluk alanı kapsamında olup olmadığı hususu tespit edilip, hükümden sonra, 08/10/2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 ve 65/4 maddeleri gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
Kabule göre de;
TCK’nın 61. maddesinde belirtilen, suçun işleniş biçimi, konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, kastının yoğunluğu, amaç ve saiki dikkate alındığında, temel ceza tayin edilirken, asgari hadden daha fazla uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, sanığın ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkı saklı tutularak BOZULMASINA, 10/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.