Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/12821 E. 2013/16622 K. 18.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/12821
KARAR NO : 2013/16622
KARAR TARİHİ : 18.06.2013

Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Dava : Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat
Hüküm : Davanın reddi

Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Davacının sahibi olduğunu iddia ettiği 1 adet dorseye, 28.02.2007 tarihinde haksız yere el konulmasından dolayı 5271 sayılı CMK’nın 141. ve devamı maddeleri gereğince tazminat davası açtığı, davaya dayanak teşkil eden … 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/467 Esas – 2009/1137 Karar sayılı ceza dava dosyasında, davacının tazminat davasına konu olan … plakalı tır dorsesine 28.02.2007 tarihinde aracın plakasının sahte olması şüphesi ile el konulduğu, davacıya ait … plakalı dorsenin 31.05.1999 tarihinde davacı …’a vekaleten amcası … tarafından ruhsat sahibi …’a vekaleten … tarafından Gaziantep 4. Noterliğinde noter satışı ile alındığı, davacı tarafından aracın trafikte devir işlemleri yapılmaksızın kullanılmaya başlandığı, bu arada halen ruhsat sahibi olan … tarafından söz konusu dorsenin 24.06.1999 tarihinde Reyhanlı Trafik Tescil Müdürlüğünce Karayolları Trafik Kanunu’na göre hurdaya ayrıldığı, trafik kaydı üzerinde hurdaya ayrılmış olarak gözüken … plaka numarasının boşa çıkması nedeniyle daha sonra …’ın 1988 model murat 131 marka şahin tipi aracına 29.05.2001 tarihinde tescil edildiği, bu süre zarfınca davacı ait … plakalı aracın hurdaya ayırma işlemi yapıldıktan sonra trafikten çekilmeden davacı tarafından kullanılmaya devam edildiği,her ne kadar sahtecilik suçundan dolayı davacının, … 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki ceza davasında beraatine karar verilmiş ise de aynı beraat hükmü ile beraber aracın trafikten çekilme işlemlerinin yapılmasına karar verildiği ve aracın davacıya iadesine yönelik bir karar verilmediği görülmüştür. Karayolları Trafik Kanunun 25.02.2011 tarih ve 27857 Mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 13.02.2011 tarih ve 6111 sayılı kanunun 55. maddesi ile değiştirilmeden önceki hali ile 20. maddesinde; “Tescil süreleri, satış ve devirler, noterlerin sorumluluğu ile ilgili esaslar bakımından … sahiplerinin tescili zorunlu ve ilk tescili yapılacak olan araçların satın alma veya gümrükten çekme tarihinden itibaren üç ay içinde tescili için; ilgili tescil kuruluşuna başvurmak zorunda olduğuna” ilişkin düzenlemesi göz önüne alındığında, davacının söz konusu aracı 31.05.1999 tarihinde noter satışı ile aldığı,
ruhsat sahibi olan … tarafından söz konusu aracın 24.06.1999 tarihinde hurdaya ayrıldığı, bu tarih itibariyle araca ilişkin plakanın başka bir araca tescilinin mümkün hale geldiği, kaldı ki 2001 yılında başka bir … üzerine söz konusu plakanın tescil edildiği, araca el koyma tarihi ile aracın davacı tarafından alındığı tarih arasında 8 yıl gibi bir sürenin geçtiği ancak kanunda aracın tescili için 3 aylık bir süre düzenlendiği, davacının bu süre zarfınca aracın tesciline ilişkin herhangi bir işlem yapmaması ve dosya kapsamındaki beyanlarında da bunu ikrar etmesi neticesinde dorseye el konulması konusunda kendi ihmalinin de olduğu, söz konusu dorsenin ruhsat sahibi olan … tarafından hurdaya ayrılması ve plakanın 2001 yılı itibariyle başka araca tescil edilmesi ve neticesinde aracın trafikten çekilme işlemlerinin yapılması gerektiği, netice olarak davacının noter satışını aldığı aracın hukuken maliki olmasına rağmen Trafikte Aracın Tescilini üzerine almasının kendi sorumluluğunda olduğu, bunu yapmadığı sürece trafik cezası ve vergi borcu gibi yükümlülüklerinin ruhsat sahibi olarak görülen kişiye tahakkuk edeceği, davacı süresinde aracın kaydını üzerine alsaydı dorsesine el konulma durumu ile karşılaşmayacağı ve davacının kendi kusurundan dolayı menfaat temin etmesinin mümkün olmadığı, her ne kadar … 2. Asliye Ceza mahkemesince davacı hakkında beraat hükmü verilmiş ise de buradaki ceza yargılaması sahtecilik suçundan yapılmış, verilen beraat hükmüne rağmen aracın sahibine iadesine ilişkin bir hüküm de verilmediği, yapılan tüm araştırmalar neticesinde söz konusu aracın hurdaya ayrılma işlemlerinin gerçekleştirildiği, yasal olarak aracın trafikten çekilme işlemlerinin yapılmasının gerektiği, buna göre de mahkeme kararıyla trafikten ayrılma işlemlerinin yapılmasına karar verildiği, davacının sahtecilik suçundan beraat etmesinin araca haksız olarak el koyma niteliği taşımadığı, buna göre 5271 sayılı CMK-141/1-j maddesi gereğince, eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen, kişilerin, maddî ve manevî her türlü zararlarını, devletten isteyebileceği düzenlenmiş ise de, dava konusu olayda, davacının aracının trafikten çekilmesi gereken araçlardan olması nedeniyle haksız veya usulsüz el koymaya ilişkin koşulların oluşmadığı bu nedenle davacıya ait araca el konulması nedeniyle devletin bir sorumluluğunun bulunmadığı, ceza muhakemeleri kanundaki ilgili maddeler gereğince haksız bir el koymadan bahsedilemeyeceği ayrıca el koymaya ilişkin ihtilafın özel hukukun genel ilkelerine göre aralarındaki satış sözleşmesi gereğince aracı hurdaya ayıran ruhsat sahibi ile davacı arasında olması gerektiği, ceza yargılaması açısından ruhsat sahibinin eylemi nedeniyle hakkında mahkemece suç duyurusunda da bulunulduğu hususları bir arada değerlendirilerek davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 18.06.2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.