Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/12819 E. 2014/15099 K. 18.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/12819
KARAR NO : 2014/15099
KARAR TARİHİ : 18.06.2014

Tebliğname no : 12 – 2012/107987
Mahkemesi : Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 27/12/2011
Numarası : 2011/456 – 2011/1083
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Suçtan zarar gören Kültür ve Turizm Bakanlığı adına davaya katılma talebinde bulunulduğu ve yapılan talebe atfen şikayetçi kurumun katılan olarak kabulüne karar verildiği gözetilmeksizin, gerekçeli karar başlığında İ.. M..’nün katılan olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak değerlendirilmiş, iddiname içeriğinde ve soruşturma dosyasında bulunan tutanaklarda belirtilmediği halde, mahkeme tarafından mahallinde yapılan keşif sonrasında dosyaya sunulan resimlerde, suça konu taşınmaz üzerinde, dereye yakın yere ahşap kameriye konulması ve zeminin parke ile dönşenmesi nedeniyle, dava zamanaşımı süresi içerisinde işlem yapılabileceği değerlendirilmiştir.
2863 sayılı Kanun’un, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanun’un 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanun’un 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanun’un 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, İstanbul 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 15/11/1995 gün 7775 sayılı kararı ile 1. derece doğal sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde yer alan, İstanbul İli, Beykoz ilçesi, Çengeldere Mahallesi, 6831 sayılı Kanunun 2-b maddesi kapsamında hazine adına orman dışına çıkarılan arazinin 6000 m2 lik kısmına harfiyat döktürüp, üzerini iş makinası vasıtasıyla düzlettirdikten sonra 3. şahsılara kiralayan sanık hakkında açılan kamu davası ile ilgili olarak, suça konu taşınmazın maliye hazinesi adına kayıtlı olması nedeniyle eylemin hukuka uygun bir zeminde icra edilmediği ve izne bağlanmasının mümkün olmadığı, sanığın, üzerine atılı eylemi işlediğinin tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre sanığın, beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Dosya kapsamında mevcut inşaat mühendisi tarafından düzenlenen 23/12/2011 tarihli raporda, dökülen toprağın kaldırılması halinde dahi, doğal yapının eski hale gelmesinin mümkün olmadığının belirtilmiş olması karşısında, sanığın eyleminin, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi 2863 sayılı Kanun’un 65/a, değişiklik sonrası ise 65/1 maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı gözetilmeksizin, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, eylemin 2863 sayılı Kanun’un 65/b maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu kanaatiyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi gereğince, suçun işleniş biçimi, yeri, konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar ve sanığın kastının yoğunluğu gözetildiğinde, temel ceza tayin edilirken, alt sınırdan daha fazla uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince sanığın ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkı saklı tutulmak üzere isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 18/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.