YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/12306
KARAR NO : 2014/15778
KARAR TARİHİ : 25.06.2014
Tebliğname no : 7 – 2011/238935
Mahkemesi : Yeşilhisar Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 22/02/2011
Numarası : 2010/194 – 2011/65
Suç : 2863 sayılı Kanun’a aykırılık
2863 sayılı Kanun’a aykırılık ve 2873 sayılı Kanun’a aykırılık suçlarından sanıkların beraatlerine ilişkin hükümler, katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılanlar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-2863 sayılı Kanun’un, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin K.. B..’nın koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanun’un 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanun’un 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanun’un 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile öngörülen tescil Kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında, sanıklar T.. A.. ve H.. A..’a atılı fiillerle ilgili olarak somut olay ele alındığında, suç tarihinde, Kayseri Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 26/06/1993 gün 1493 sayılı kararı ile 1. derece doğal sit alanı olarak tescil edilen, aynı Kurul’ın 25/09/2003 gün 3409 sayılı kararı ile sınırları yeniden değerlendirilerek 3. derece doğal sit alanı olarak belirlenen sınırlar dahilinde yer alan, … İli, … İlçesi, …Köyü, 503 ve 507 parsel sayılı taşınmazlara, sanıklar tarafında betonarme vasıfta yapılar inşa edildiğinden bahisle açılan kamu davası ile ilgili olarak, Develi ve Yeşilhisar Belediye Başkanlıkları tarafından ilgili Kurul kararının hoparlör ile 2003 yılında ilanının yapıldığı, sanıkların ilanın yapıldığı bölgede yaşadığının gerek beyanları, gerekse MERNİS kayıtları ile sabit olduğu, kaldı ki, tespit tarihinde inşa halinde olan yapıların, mahkeme tarafından mahallinde yapılan keşif sırasında inşasının bitirilip, içerisinde ikamet edilebilecek bir hale getirilmiş olması hususu dikkate alındığında, sanıkların dava konusu yerin sit alanı içerisinde yer aldığını bildikleri anlaşılmakla birlikte, dosya kapsamında mevcut, çevre mühendisi, inşaat mühendisi ve peysaj mimarı tarafından ortak olarak düzenlenen, 11/01/2011 havale tarihli raporda, suça konu uygulamaların, herhangi bir görüntü kirliliğine neden olmadığı, doğal yapının ve köy yerleşim düzeninin siluetini değiştirecek şekilde yapılaşmalar olmadığı belirtilmiş ve bu rapor hükme esas alınarak sanıkların beraatlerine dair yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, dosya kapsamında mevcut tespitler incelendiğinde, sanıkların 3. derece doğal sit alanına bina yapmak suretiyle, 2863 sayılı Kanunun 9. maddesi kapsamında fiziki ve inşai müdahalede bulunup, üzerlerine atılı eylemi işlediklerinin sabit olduğu gözetilmeksizin, kendi içerisinde çelişkili bilirkişi raporu esas alınarak, beraatlerine ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 2863 sayılı Kanun’un 65/d maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceği, bu kapsamda, suça konu taşınmazın bulunduğu ilde Büyükşehir Belediye Başkanlığı veya İl Özel İdaresi bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, eğer kurulmuş ise, taşınmazın bulunduğu yerin Büyükşehir Belediye Başkanlığı veya İl Özel İdaresi bünyesinde kurulan koruma, uygulama denetim bürosunun sorumluluk alanı kapsamında olup olmadığı hususu tespit edilip, hükümden sonra, 08/10/2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanun’un 65/1 ve 65/4 maddeleri gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
3-24/06/2014 günü Ulusal Yargı Ağı Sisteminden alınan güncellenmiş nüfus kayıt örneğinden sanık İ.. K..’nın karardan sonra 15/11/2012 tarihinde öldüğünün anlaşılması karşısında, bu sanığın hukuki durumunun yeninden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kabul ve uygulamaya göre de;
2863 sayılı Kanun’un kapsamında korunması gerekli kültür varlığı niteliğine haiz, aynı zamanda 2873 sayılı Kanun kapsamında milli park olarak tescil edilen sınırlar dahilinde yer alan taşınmaz üzerine bina inşa etmek suretiyle 5237 sayılı TCK’nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı gereğince sanıkların işlediği fiille birden fazla suçun oluşmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla, sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 44. maddesindeki fikri içtima hükmünün uygulanarak, eylemine temas eden en ağır hüküm olan 2863 sayılı Kanun’un 65/b maddesi gereğince değerlendirme yapılması , 2873 sayılı Kanuna aykırılık suçu yönünden ise herhangi bir karar verilmemesi gerekirken, eylemin bölünerek, 2863 sayılı ve 2873 sayılı Kanunlara aykırılık suçlarından ayrı ayrı beraatlerine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 25/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.