YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/12282
KARAR NO : 2014/16277
KARAR TARİHİ : 01.07.2014
Tebliğname no : 4 – 2013/100047
Mahkemesi : Bursa 12. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 01/12/2010
Numarası : 2010/206 – 2010/1255
Suç : 2863 sayılı Kanun’a aykırılık
2863 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
2863 sayılı Kanun’un, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin K.. B..nın koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanun’un 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, suç tarihinde, sanık tarafından Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 25/02/1991 gün 1624 sayılı kararı ile 3. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde yer alan, Osmangazi ilçesi, H… mahallesi, Harmanyeri mevki, … ada .. parsel sayılı taşınmaz üzerine izin almaksızın 90 m2 ebatlarındaki bir alana kalın kolon ve tabliye betonu döktürdüğünün tespit edilmesi üzerine açılan kamu davası ile ilgili olarak, dosya kapsamında mevcut bilirkişi raporu incelendiğinde, sanığın 3. derece arkeolojik sit alanına betonarme nitelikte 2 katlı bir bina inşa etmek suretiyle, fiziki ve inşai müdahalede bulunduğu sabit olmakla birlikte, sanığın savunmalarında, bahse konu taşınmazın sit alanında kaldığını bilmediğine ilişkin beyanı karşısında, öncelikle suça konu taşınmaza ait tapu kaydının bir örneği dosyaya getirtilip, beyanlar hanesine korunması gerekli kültür varlığı şerhinin işlenmiş olup olmadığı tespit edilip, eğer şerh bulunmakta ise, sanığın suça konu taşınmazı belirtilen şerhi görebileceği bir tarihte edinip edinmediği, edinme tarihi şerhten sonra olsa dahi durumdan haberdar olmasını sağlayacak şekilde tapuda işlem yapıp yapmadığı, diğer yandan, bölgenin 3. derece arkeolojik sit alanı olarak tesciline yönelik 25/02/1991 tarihli Koruma Bölge Kurulu kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediği, ilan edilmiş ise, sanığın ilan tarihi itibariyle ve uzun zamandır bahse konu bölgede yaşayıp yaşamadığı, bölgenin bu niteliğinin çevrede yaşayan kişiler tarafından yaygın olarak bilinip bilinmediği, nihayetinde, inşai ve fiziki müdahale gerçekleştirilen yerin 3. derece arkeolojik sit alanı içerisinde kaldığının sanık tarafından bilinmesi gerekip gerekmediğinin tereddütsüz biçimde tespiti ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırma ile sanık hakkında yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
Hakkında tayin edilen uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCK’nın 53/1 maddesinde belirtilen hak yoksunluklarına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 01/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.