Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/11995 E. 2014/15095 K. 18.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/11995
KARAR NO : 2014/15095
KARAR TARİHİ : 18.06.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/97012
Mahkemesi : Kale(Denizli) Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 06/07/2011
Numarası : 2011/26 – 2011/101
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
2863 sayılı Kanunun, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, suç tarihinde sanığın, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen H.. N.. isimli şahıs ile fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek, Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun 12/04/1985 gün 880 sayılı kararı ile tescil edilip, Aydın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 06/08/2010 gün 3085 sayılı kararı ile sınırları yeniden değerlendirilerek 1. derece arkeolojik sit alanı olarak belirlenen arazi üzerindeki, çevre genişliği 2.04 m. ağırlığı ise 800 kg. olan dut ağacını motorla testere ile kesmek suretiyle sit alanına fiziki müdahalede bulunduklarından bahisle açılan kamu davası ile ilgili olarak, sanığın dosya kapsamında mevcut savunmasında, suça konu taşınmazın bulunduğu alanın sit alanı sınırlarında kalıp kalmadığını bildiğine ilişkin herhangi bir beyanda bulunmamış ise de, bahse konu taşınmazın Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından tescil edilip, Yüksek Kurul kararlarının Resmi Gazetede yayımlanmasının zorunlu olması, ayrıca ağacın kesildiği arazinin sanığa ait olmadığından eylemin hukuka uygun bir zeminde gerçekleşmemiş olması hususu dikkate alındığında, sanığın suça konu yerin sit alanı sınırları içerisinde yer aldığını bildiğinin kabulü gerektiği anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre sanığın, beraatine karar verilmesi gerketiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 2863 sayılı Kanunun 65/d maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceği, bu kapsamda, suça konu taşınmazın bulunduğu ilde İl Özel İdaresi bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, eğer kurulmuş ise, taşınmazın bulunduğu yerin İl Özel İdaresi bünyesinde kurulan koruma, uygulama denetim bürosunun sorumluluk alanı kapsamında olup olmadığı hususu tespit edilip, hükümden sonra, 08.10.2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 ve 65/4 maddeleri gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
Kabul ve uygulamaya göre de;
1-5237 sayılı TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen velayet, vesayet ve kayyımlığa ait hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, sadece kendi alt soyu açısından koşullu salıverme süresine kadar uygulanabileceği, alt soy haricindeki kişiler yününden ise, yoksunluğun, hapis cezasının infazına kadar devam edeceğinin gözetilmemesi,
2-2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişiklik öncesi 65/a maddesinde, hapis cezasının yanında adli para cezası da öngörülmüş olmasına karşın, sanık hakkında sadece hapis cezası tayin edilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı kanunun 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince, sanığın ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkı saklı tutularak isteme aykırı olarak, BOZULMASINA, 18/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.