YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/11894
KARAR NO : 2014/14223
KARAR TARİHİ : 10.06.2014
Tebliğname no : 12 – 2012/106862
Mahkemesi : Urla Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 08/02/2012
Numarası : 2011/259 – 2012/41
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılan vekilinin 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık hakkında kurulan beraat hükmünü temyiz ettiği görülmekle;
2863 sayılı Kanunun, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, sanığın dosya kapsamında mevcut savunmalarında, suça konu uygulamaların bulunduğu arazinin sit alanında olduğunu bilmediğini beyan etmesine karşın, taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesinde 1. derece arkeolojik sit alanı içerisinde bulunduğuna dair 1984 yılında şerh konulmuş olması, ayrıca Urla Belediye Başkanlığı tarafından ilgili Kurul kararının 1997 yılında ilanının yapıldığının anlaşılması karşısında, sanığın dava konusu yerin sit alanı içerisinde yer aldığını bildiğinin kabulü gerektiği anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 05/07/1996 gün 6121 sayılı kararı ile 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde yer alan, .. İli, .. İlçesi, .. Mahallesi, … Mevki, 68 ada 1 parsel sayılı taşınmaza sanık tarafından konteyner konulup, etrafına perde beton üzeri tel çit çekerek, iç tarafına ağaç diktiğinden bahisle çalışan kamu davası ile ilgili olarak, konteynerin zemine sabit bir şekilde monte edilmeyip, portatif olarak oturtulduğu, arazi etrafında bulunan beton üzeri çitlerin tescil kararının ilan edildiği 1997 yılından önce inşa edildiği ve bu nedenlerle atılı fiillerin suç teşkil etmeyeceği anlaşılmakla birlikte, dosya kapsamında mevcut ziraat mühendisi tarafından düzenlenen raporda, suça konu taşınmaz üzerinde, 10-15 yaşlarında 50 adet ve 5-6 yaşlarında 7 adet zeytin ile 8 yaşlarında bir adet armut, 4 adet elma, 1 adet erik, 2 adet kayısı, 5-6 yaşlarında 6 adet narenciye, 1 adet nar, 2 adet incir ve 2 adet dut ağacının bulunduğu, ağaçların tamamının bakımlarının yapılıp, gelişmeleri ve verimlerinin iyi düzeyde görüldüğü, tel çit boyunca düzenli aralıklarla, 8 yaşlarında 165 adet asma ile 5-6 yaşlarında 56 adet ve 3 yaşlarında 43 adet kavak ile yeşil duvar oluşturulduğunun belirtildiği,
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun, arkeolojik sitlere ilişkin 05/11/1999 tarihli ilke kararı dikkate alındığında, sanığın 1. derece arkeolojik sit alanına ağaç dikme şeklindeki eyleminin, 2863 sayılı Kanunun 9. maddesi kapsamında fiziki müdahale niteliğinde olduğu gözetilmeksizin, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 10/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.