Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/11391 E. 2014/11232 K. 08.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/11391
KARAR NO : 2014/11232
KARAR TARİHİ : 08.05.2014

Tebliğname no : 12 – 2013/21905
Mahkemesi : Denizli 2. Sulh Ceza Mahkemesi
Tarihi : 13/12/2012
Numarası : 2009/658 – 2012/1083
Suç : Taksirle yaralama, Görevi ihmal

Taksirle yaralama suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık hakkında görevi ihmal suçundan açılan dava ile ilgili hüküm kurulmamış ise de zamanaşımı süresinde mahkemece hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
Bel ağrıları nedeniyle devlet hastanesine başvuran 1970 doğumlu katılanı hastanede görevli beyin cerrahi uzmanı sanığın muayene ettiği ve katılana bel fıtığı teşhisi koyarak ameliyat ettiği, ameliyat sonrasında katılanın ağrılarının geçmediği aksine daha da arttığı ayrıca çekilen filmlerden ameliyat sırasında parça unutulduğu, unutulan parçanın ameliyat esnasında disk mesafesi, bistüri ile kesilirken bistürinin ucunun kırıldığı, disk forsepsisi yardımıyla parça çıkarılmaya çalışıldığı ancak bulunamadığından daha fazla spinal korda zarar vermemek için yerinde bırakıldığı, hastaya post-op çekilen direkt grafılerde parçanın L-5 / S-l seviyesinde anteriorda L-5 vertebra korpusuna saplanmış olduğunun anlaşıldığı olayda,
Kusur durumunun tespiti için alınan Yüksek Sağlık Şurası’nın 05-08.05.2011 tarihli raporunda “hastaya ait muayene bulgularının olmaması ve radyolojik olarak incelendiğinde hastaya endikasyonu olmayan bir ameliyat uygulandığı (ameliyat doğru endikasyonla yapılmış olsaydı bisturi ucunun kırılması ve ameliyat yerinde kalmasının komplikasyon olacağı) dolayısıyla sanığın kusurlu olduğu”, Yüksek Sağlık Şurasının 03-04.05.2012 tarihli ikinci raporunda ise “kişinin bel ve bacak ağrıları nedeni ile mükerreren farklı hekimlere başvurduğu ve medikal tedavi aldığı, son başvurusunda yapılan muayene ve radyolojik incelemeleriyle konulan L5-S1 sol foraminal disk hernisi tanısının doğru ve ameliyat endikasyonunun yerinde olduğu, ameliyat sırasında bisturi ucunun kırılması ve ameliyat yerinde kalmasının komplikasyon olarak kabulü gerektiği ve Dr. S.. U..’a herhangi bir kusur atılamayacağına” şeklinde belirleme yapılması karşısında Yüksek Sağlık Şurasının raporunun bağlayıcı olmadığı da nazara alınarak, sanığa atfedilecek kusurun tartışmayı gerektirmeyecek şekilde kesin bir biçimde saptanması, katılana yapılan bel fıtığı ameliyatının tıbbi açıdan gerekli olup olmadığı, ameliyat esnasında hata yapılıp yapılmadığı hususlarında gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, sanığın olay nedeniyle tıbbi açıdan kusurlu bulunup bulunmadığının tespitine ilişkin olarak önceki raporlarda irdelenecek şekilde ve sanığın taksirli eylemi ile yaralama neticesi arasında illiyet bağı
bulunup bulunmadığının her türlü şüpheden uzak biçimde saptanması için Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden sanığın olayda kusuru bulunmadığı gerekçesiyle beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 08.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.