YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/11385
KARAR NO : 2014/4646
KARAR TARİHİ : 25.02.2014
Tebliğname no : 12 – 2012/268032
Mahkemesi : İstanbul 23. Sulh Ceza Mahkemesi
Karar : 26.04.2012
Numarası : 2011/1385-2012/943
Suç : Taksirle yaralama
Taksirle yaralama suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 20.10.2009 gün ve 89/243 sayılı kararında belirtildiği üzere; davaların gereksiz yere uzamasını engellemek amacıyla ihdas edilen ve toplanan delillere göre mahkumiyet dışında bir karar verilmesi gereken hallerde, sorgu yapılmadan davanın bitirilmesine imkan sağlayan, 5271 sayılı CMK’nın 193/2. maddesinin “Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkumiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir” hükmünün aynı Kanunun 223. maddesinin 9. fıkrasında, “derhal beraat kararı verilebilecek hallerde, durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemez” hükmü ile bir bağlantısı bulunmadığı anlaşılmakla, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
İncelenen dosya içeriğine göre; okul çıkışı sokakta yürümekte olan mağdur çocuğa çarpıp kaçan aracın plakasının mağdur çocuğun annesi tarafından kolluğa bildirilmesi sonucu hakkında soruşturma başlatılan sanığın aşamalarda değişmeyen beyanında aracı kendisinin kullandığını ancak çocuğa çarpmadığını beyan etmesi ve katılan annenin “oğluma vuran sanık değildir onun işyerinde çalışan 20-25 yaşlarında birisidir, sadece çarpan aracın sahibi sanıktır, çocuğuma çarpan kişi hakkında şikayetçiyim onunla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunulsun” şeklindeki beyanı karşısında, katılanın beyanı doğrultusunda sanığın işyerinde çalışan 20-25 yaşlarında olduğu iddia edilen suçun gerçek faili hakkında suç duyurusunda bulunulup hakkında dava açılması sağlandıktan sonra, dosyaların birleştirilerek her iki sanığın hukuki durumlarının birlikte değerlendirilip hangisinin olay günü aracı kullandığının tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 25.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.