YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/11317
KARAR NO : 2014/4645
KARAR TARİHİ : 25.02.2014
Tebliğname no : 12 – 2012/81932
Mahkemesi : Antalya 17. Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 26.12.2011
Numarası : 2010/528-2011/842
Suç : Taksirle öldürme
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Olay günü sanığın traktöre takılacak pul yüzünden babası ile tartıştığı tartışma sırasında sanığın kalp hastası olduğunu bildiği babasına yumruk attığı, kronik kalp rahatsızlığı bulunan babanın fenalaşarak bir süre sonra öldüğü olayda, sanığın eyleminin TCK’nın 87/4. maddesi kapsamında kaldığı dolayısıyla TCK’nın 87/4. maddesi kapsamında bulunan suç için yargılama yapmanın 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 12. maddesi uyarınca Ağır Ceza Mahkemesinin görevine girdiği, bu nedenle de görevsizlik kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak CMUK’nun 326/son maddesinin gözetilmesi koşuluyla BOZULMASINA, 25.02.2014 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ:
5237 sayılı TCK’nın 23. maddesinde, kastı aşan suçlarda veya neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda cezalandırılabilmek için failin meydana gelen sonuç açısından en azından taksirle hareket etmesi gerektiği belirtilmiş, madde gerekçesinde de, hükmün konuluş amacının, objektif sorumluluk anlayışını terk etmek olduğu, bu tür sorumluluğun, ortaçağ kanonik hukukunun kalıntısı olan “versari in re ilicita” yani hukuka aykırı bir durumda olan bunun bütün neticelerine katlanır anlayışının ürünü olduğu, çağdaş ceza hukukunun bu anlayışı çoktan terk ettiği, düzenlemeyle meydana gelen ağır netice açısından sorumluluk için neticeye ilişkin olarak en azından taksir dolayısıyla kusurlu olunması gerektiği belirtilmiştir.
Kanunun 87/4. maddesinde ise, kasten yaralama sonucunda ölümün meydana gelmesi halinde failin nasıl cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak maddedeki atfın 86. maddenin 1. ve 3. fıkralarına yapılmış olması nedeniyle, bu hükmün aynı maddenin 2. fıkrasında kalan yaralanmaların 3. Fıkradaki arttırım nedenleri bulunsa dahi uygulanması mümkün değildir.
Basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilir nitelikte yaralanma sonucunda mağdurun ölmesi halinde, 5237 sayılı TCK’nın 23 ve 87/4. maddelerinin uygulanması imkânı bulunmadığından, failin sorumluluğunun genel hükümler kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Meydana gelen sonuç, (ölüm) öngörülebilir ise ve fail bu sonucu öngörmeksizin hareket etmişse, 5237 sayılı TCK’nın 22/2. maddesi uyarınca taksirle öldürme suçunu düzenleyen 85. maddesi uyarınca, öngörülebilir sonuç fail tarafından da öngörülmüş ancak istenmemiş ise fail bilinçli taksirle öldürme suçundan Kanunun 85 ve 22/3. maddeleri uyarınca, fail öngördüğü sonucu kabullenerek fiilini icra etmiş ise bu kez de, olası kastla öldürme suçundan sorumlu tutulmalıdır.
Failin ölüm sonucunu öngörmesi mümkün olmakla birlikte, gerekli özeni göstermeyerek ölüme neden olması halinde faili taksirle öldürmekten sorumlu tutmak mümkün ise de, ölüm sonucunun meydana gelmesinin öngörülmesi mümkün değilse failin taksirle öldürmeden sorumlu tutulması mümkün değildir.
Neticenin öngörülebilir olmaması halinde, faili meydana gelen ağır sonuçtan sorumlu tutmak, yeniden objektif sorumluluğun kabulü anlamına gelecektir ki, böyle bir kabul kusur sorumluluğunu benimseyen ceza kanununun sistematiğine de aykırıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; babasının kalp hastası olduğunu bilen sanığın, tartışma esnasında babasına yumruk atmak suretiyle, kronik kalp rahatsızlığının aktif hale geçmesine neden olayda, basit tıbbi tedaviyle giderilebilecek düzeydeki, TCK’nın 86/2 ve 86/3. maddesi kapsamında yaralanmadan dolayı meydana gelen ölüm nedeniyle sanığın bilinçli taksirle öldürme suçundan TCK’nın 85/1 ve 22/3. maddeleri uyarınca cezalandırılması ve aleyhe temyiz bulunmadığından bilinçli taksir hükümlerinin uygulanmaması isabetsizliğinden hükmün eleştirilerek onanması gerektiği görüşüyle, çoğunluğun TCK’nın 86/2. maddesi kapsamında kalan bir yaralanma eyleminde, yaralananın üstsoy olması nedeniyle TCK’nın 86/3. maddesindeki arttırım nedeni uygulanacağından hareketle, bu fıkrayı 1. fıkradan bağımsız olarak kabul etmek suretiyle eylemi TCK’nın 87/4. maddesi kapsamında değerlendirmesine ve bu nedenle verilen bozma kararına katılmamaktayız.