Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/1124 E. 2014/5534 K. 05.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/1124
KARAR NO : 2014/5534
KARAR TARİHİ : 05.03.2014

Tebliğname no : 7 – 2011/74734
Mahkemesi : Düziçi Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 03/11/2010
Numarası : 2007/141 – 2010/327
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
2863 sayılı Kanunun, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 25/09/2003 gün, 5305 sayılı kararı ile, O. İli, D..İlçesi, O. Köyü, K.Mevki, .. pafta ..parselde bulunan mozaikli alan ve kalıntılarının korunması gerekli kültür varlığı olarak, karar ekinde bulunan 1/5000 ölçekli kadastral harita üzerindeki sınırları belirlenen kısmın ise 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tesciline karar verildiği, suç tarihinde Müze Müdürlüğü görevlileri tarafından yapılan incelemeler sırasında, sanık tarafından suça konu arazi üzerinde sürdürdüğü tarım faaliyetleri sırasında mozaikli kısmın yüzeyden yaklaşık 1 metre aşağıda bulunan kısma kadar tahrip edildiğinin anlaşılması üzerine sanık hakkında açılan kamu davası sonucunda, katılan kurum tarafından sanığa, tescilli araziyi hangi zamanlarda ve ne şekilde kullanacağı hususunda bir bildirimin yapılmadığı gibi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun, Arkeolojik Sitler, Koruma ve Kullanma Koşullarına ilişkin 05/11/1999 gün 658 sayılı ilke kararının 1-b maddesinde, 1. derece arkeolojik sit sınırlarında yeni tarımsal alanların açılmamasına, yalnızca sınırlı mevsimlik tarımsal faaliyetlerin devam edilebileceğine, koruma kurullarınca uygun görülmesi halinde seracılığa devam edilebileceğine ilişkin düzenleme gereğince, arazide mevsimlik tarım yapılabileceğinin anlaşılması karşısında, sanığın korunması gerekli mozaiklere istemeyerek zarar verdiği kanaatiyle beraat hükmü tesis edilmiş ise de, suça konu mozaiklerin Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 25/09/2003 gün, 5305 sayılı kararı ile müstakilen korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edildiği, bu yapının 2863 sayılı 65/a maddesi gereğince her ne suretle olursa olsun zarara uğramasına kasten sebebiyet verenlerin cezalandırılacağının belirtildiği, kaldı ki sanığın tarımsal faaliyette bulunduğu arazinin hazine adına tescilli orman arazisi olması sebebiyle, sanığın tarımsal faaliyetinin bir hakka dayanmadığı, sanığın hazırlık safhasında mozaikli alanı yıllardır bildiği şeklindeki beyanı ile suça konu taşınmazın bulunduğu köyün muhtarı olan İ.. K..’ün, dava konusu yerin sit alanı olarak sınırlandırıldığının, O. Köyü ile belediye ve çevre köylerde hoparlör vasıtasıyla ilan edildiğine ilişkin beyanları dikkate alındığında, sanığın suça konu mozaiklerin tescilli olduğunu bildiği, buna rağmen tescilli yapı üzerinde tarımsal faaliyetlerini sürdürüp mozaikleri tahrip ettiği, bu şekilde üzerine atılı suçu işlediğinin tüm dosya kapsamı ile sabit olduğu halde, sanığın atılı suçtan mahkumiyeti yerine, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 05/03/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.