Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/11119 E. 2014/1507 K. 27.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/11119
KARAR NO : 2014/1507
KARAR TARİHİ : 27.01.2014

Tebliğname No : 12 – 2012/98235
Mahkemesi : İstanbul Anadolu 21. (Kadıköy 3.) Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 20.12.2011
Numarası : 2011/250 – 2011/824
Suç : Özel hayatın gizliliğini ihlal etme

Özel hayatın gizliliğini ihlal etme suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Özel hayat kavramı; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret değil, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içerir. Bir olay ya da bilginin, özel hayat kavramı kapsamına girip girmediği belirlenirken, kişinin toplum içindeki konumu, mesleği, görevi, kamuoyu tarafından tanınıp tanınmadığı, dışa yansıyan davranışları, rıza ve öngörüleri, sosyal ilişkileri, içinde bulunulan fiziki çevrenin özellikleri, müdahalenin derecesi gibi ölçütler göz önüne alınmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya içeriğine göre, sanığın sahibi ve sorumlusu olarak görev yaptığı “www.sonsayfa.com” adlı internet sitesinin 25.06.2010 tarihli sayfasında; bir siyasi parti genel başkanını bitiren kaset skandalının bir benzerinin de Jandarma Genel Komutanlığı’nda yaşandığı belirtilerek, Jandarma Genel Komutanlığı Lojistik Başkanlığında kurmay albay olarak görev yapan katılanın, haberin internet sayfası sol üst bölümünde “arka planda perde, sehpa üzerinde televizyon bulunan odada yerde bulunan çiçekli halı üzerinde başları birbirine yaklaşmış -öpüşme izlerini uyandıracak şekilde- yüzleri görülmeyecek şekilde” fotoğrafın yer aldığı; devamında “Jandarmalı Deniz Baykal vakası, D.B.’ı bitiren kaset skandalının bir benzerinin de Jandarma Genel Komutanlığında yaşandığı ortaya çıktı başlıkları ile katılanın görev yaptığı yerde sivil memur olan B.K ile yasak ilişki yaşadığı ve sivil memurun “bu konuda konuşmak istemiyorum, kimseyi ilgilendirmez” ve katılana yönelik “şahsi eşyalarını topladı” başlıkları ile yayımlanarak okuyucunun görgüsüne sunulmak suretiyle katılanın özel hayatının gizliliğinin ihlal edildiği iddiasına konu olayda,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Dosya içeriği itibariyle haber içeriğinin görünür gerçeğe uygun ve güncel olduğu, verilişinde de kamu yararı ve toplumsal ilgi bulunduğu kabul edilebilir ise de, yayın esnasında ismi ile birlikte, sicil bilgileri, daha önce görev yaptığı yerde geçirdiği iddia edilen soruşturmaları, aldığı istirahat raporları, eşinin yaptığı mesleği ve görev bilgileri da ayrıntılı şekilde verilen katılan hakkında nesnel olguya dayanmayan değerlendirmelerde de bulunularak, abartılı ve tahkir edici uslüp kullanılmakla ölçülülük ilkesinin ihlal edilmiş olması karşısında konunun izleyiciye aktarılması sırasında eylemi hukuka uygun kılan basının haber verme hakkı sınırlarının aşılması nedeniyle sanığın özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan ve dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelerle beraatine karar verilmesi kanuna aykırı,
2- Hükümden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun Geçici 1. maddesinin, “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a) Soruşturma evresinde, 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.” hükmü gereğince, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 27.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.