Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/11029 E. 2014/14210 K. 10.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/11029
KARAR NO : 2014/14210
KARAR TARİHİ : 10.06.2014

Tebliğname no : 7 – 2011/193363
Mahkemesi : Datça Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 12/01/2011
Numarası : 2010/104 – 2011/9
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık

2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
2863 sayılı Kanun’un, 11/10/2013 tarih, 28792 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan tespit ve tescil başlıklı 7. maddesinde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın koordinatörlüğünde yapılacağı ve bu tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil edileceği, tescil kararlarının ilanı, tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususların yönetmelikle düzenleneceğinin öngörüldüğü, bu amaçla çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik ile sit kararlarının ilan şeklinin kaleme alındığı, 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde yapılan değişiklik ile sit alanlarının, tabiat varlıklarının ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazların tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanacağı ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulacağı hükmünün getirildiği, ayrıca anılan Kanunun 3. maddesi ile 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde “Tescil edilen sit alanları ve korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının bu kanuna göre tebliğ veya ilan edilmiş olmasına rağmen yıkılmasına, bozulmasına, tahribine, yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarar görmesine kasten sebebiyet verenler ile koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşaî ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılacağının öngörüldüğü, gerek 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi yürürlükte bulunan 7. maddesi ile anılan madde gereğince çıkarılan Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik hükümlerinin, gerekse 6498 sayılı Kanunun 1. maddesi ile öngörülen tescil kararlarının, Resmî Gazete’de yayımlanma ve Bakanlığın internet sayfasında bir ay süreyle duyurulma zorunluğunun amacının, ilgili kurul kararlarından muhataplarını haberdar etmek olduğu,
Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında, Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun 14/11/1981 gün A-3225 sayılı kararı ile 3.derece arkeolojik sit, İzmir 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun 14/02/1996 gün 5576 sayılı kararı ile 2 . derece doğal sit alanı olarak tescil edilen sınırlar dahilinde yer alan, …İli, .. İlçesi, … Köyü, … Mevki, 101 ada 62 parsel sayılı taşınmaza, subasmanı betonarme, üst kısmı ise ahşap nitelikte 4 adet bungalow tarzı yapılar inşa edildiğinden bahisle açılan kamu davası ile ilgili olarak, sanığın dosya kapsamında mevcut 22/09/2010 tarihli savunması dikkate alındığında, dava konusu yerin sit alanı içerisinde yer aldığını bildiği anlaşılmakla;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafinin, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Sanığın savunmalarında, bahse konu yere ilişkin 1991 yılında, İzmir 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna müracaat ederek, hazılatmış olduğu mevzi imar planı ve mimari projelerin uygun olduğuna dair karar çıkarttığına ilişkin beyanı karşısında, ilgili Koruma Kurulu’ndan, suça konu taşınmaza ilişkin olarak onaylanmış projelerin bir örneği getirtilerek, suça konu yapıların onaylı projeye uygun olarak yapılıp yapılmadığı hususunda keşifte görevlendirilen mimar bilirkişisinden ek rapor aldırılıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Bünyesinde koruma, uygulama denetim büroları kurulan idarelerden izin almaksızın veya izne aykırı olarak izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanların, 2863 sayılı Kanunun 65/d maddesi gereğince cezalandırılması gerekeceği, bu kapsamda, suça konu taşınmazın bulunduğu ilde suç tarihi itibariyle İl Özel İdaresi bünyesinde koruma, uygulama denetim bürosu kurulup kurulmadığı araştırılıp, eğer kurulmuş ise, taşınmazın bulunduğu yerin İl Özel İdaresi bünyesinde kurulan koruma, uygulama denetim bürosunun sorumluluk alanı kapsamında olup olmadığı hususu tespit edilip, hükümden sonra, 08.10.2013 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 65/1 ve 65/4 maddeleri gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,
Kabule göre de;
5237 sayılı TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen velayet, vesayet ve kayyımlığa ait hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, sadece kendi alt soyu açısından koşullu salıverme süresine kadar uygulanabileceği, alt soy haricindeki kişiler yününden ise, yoksunluğun, hapis cezasının infazına kadar devam edeceğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 10/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.