Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2013/11016 E. 2014/2973 K. 10.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/11016
KARAR NO : 2014/2973
KARAR TARİHİ : 10.02.2014

Tebliğname No : 4 – 2011/170131
Mahkemesi : Akyazı Asliye Ceza Mahkemesi
Karar Tarihi : 25.02.2010
Numarası : 2009/57 – 2010/129
Suç : Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak ele geçirme veya yayma

Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak ele geçirme veya yayma suçundan sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanık S.. A.., sanık A.. T.., sanık Ş.. G.., sanık M.. A.. müdafii ve mahalli Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre, sanık Ş.. G..’in, belli bir nedene dayanmayan; sanık S.. A..’nun, atılı suçu işlemediğine, delillerin mahkumiyete yeterli olmadığına; sanık A.. T..’nın atılı suçu işlemediğine ve beraatine karar verilmesi gerektiğine; sanık M.. A.. müdafiinin, sanığın atılı suçu işlemediğine, delillerin mahkumiyete yeterli olmadığına; mahalli Cumhuriyet Savcısının da yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak;
1- Özel hayata ilişkin görüntü ya da seslerin, resim çekme veya kaydetme özelliğine sahip aletle belli bir elektronik, dijital, manyetik yere sabitlenmesi, TCK’nın 134/1. maddesinin 2. cümlesinde; ifşa edilmesi, yani; yayılması, açığa vurulması, afişe edilmesi, ilan edilmesi, kamuoyuna duyurulması, aleniyet kazandırılması, özetle; içeriğini öğrenme yetkisi bulunmayan kişi veya kişilerin bilgisine sunulması, aynı maddenin 2. fıkrasında, özel hayatın gizliliğini ihlal başlığı altında, birbirinden bağımsız iki ayrı suç olarak düzenlenmiş olup; kişinin, yetkisiz üçüncü kişilerin bilgisine sunmadığı, istediğinde başka kişilere açıklayarak ancak sınırlı bir çevre ile paylaştığı, herkes tarafından bilinmeyen ve/veya kolaylıkla ulaşılması ve bilinmesi mümkün olmayan, kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilginin başkasına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi eyleminin TCK’nın 136/1. maddesinde düzenlenen “Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme” suçu kapsamında değerlendirileceği anlaşılmakla;
İncelenen dosya içeriğine göre; müşteki S.. ile katılan H.. evlerinde, müzik eşliğinde birlikte dans ettikleri görüntüleri cep telefonları ile kaydederek bu görüntüleri kendi cep telefonlarında sakladıkları, olay tarihinde, arkadaşları olan sanıklarla birlikte aynı ortamda oturdukları sırada, sanık A.. T..’nın müzik indirme bahanesiyle müşteki ve katılanın telefonunu izinleri dahilinde alarak, bahse konu görüntüyü kendi telefonuna aktardığı, daha sonra bu görüntünün sırası ile sanık M.. A. telefonuna, onun tarafından sanık Ş…telefonuna ve son olarak da sanık S.. telefonuna aktarılıp sanıklar tarafından izlenilip ilçede tespit edilemeyen bir çok kimse tarafından izlenecek şekilde ifşa edildiği, bahse konu görüntülerin içeriğine göre, katılanın soyunmuş vaziyette, ancak iç çamaşırlarının üzerinde olduğu, müştekinin ise üst tarafından tişörtünü çıkardığı, pantolonunun ve atletinin üzerinde olduğu halde, birlikte dans edip eğlendiklerine ilişkin görüntü olduğu, olayın duyulması üzerine, müşteki ve katılanın şikayetçi olup sanıklar hakkında adli soruşturma başlatıldığı, bahse konu görüntünün kişisel veri olduğu kabulü ile sanıklar hakkında TCK’nın 136/1. maddesinden açılan davada mahkemece, dava konusu görüntüler kişisel veri olarak kabul edilerek sanıkların cezalandırılmalarına karar verildiği görülmüş ise de, müşteki ve katılanın fiziksel mahremiyetini içeren görüntülerini, onların bilgisi ve rızası dışında ifşa eden sanıklar hakkında, TCK’nın 134/2. maddesindeki özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan mahkumiyet hükmü kurulması gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek, yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle, sanıkların kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi,
2- TCK’nın 134/2. maddesinde düzenlenen suçun aynı Kanunun 139/1. maddesi uyarınca soruşturulmasının ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olup, 29.06.2009 tarihli oturumda, müşteki S..sanıkların tamamı hakkında; katılan H.. ise sanık A. dışındaki sanıklar hakkındaki şikayetinden vazgeçmiş olmaları karşısında, sanık A.. T.. dışında kalan sanıklar hakkında açılan kamu davasının şikayet yokluğu nedeniyle TCK’nın 139/1, 73/1 ve CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek, sanıkların yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık S.. A.., sanık A.. T.., sanık Ş.. G.., sanık M.. A.. müdafii ve mahalli Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 10.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.