YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2013/10624
KARAR NO : 2014/16208
KARAR TARİHİ : 01.07.2014
Tebliğname No : 12 – 2012/89570
Mahkemesi :Tuzluca Asliye Ceza Mahkemesi
Tarihi : 03.06.2011
Numarası : 2011/49- 2011/183
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2012 gün, 6-386; 30.11.2010 gün, 5-237; 29.05.2007 gün, 114-113; 26.05.2009 gün ve 50-130 sayılı kararları ve diğer birçok kararında vurgulandığı üzere; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 40/2, 5271 sayılı CMK’nın 34/2, 231/3, 232/6. maddeleri gereğince, hüküm ve kararlarda, başvurulacak yasa yolu, süresi, başvuru yapılacak merci ile başvuru şeklinin anlaşılabilir nitelikte açıkça gösterilmesi zorunludur. Bunlardan bir veya birkaçının eksik ya da hatalı gösterilmesi CMK’nın 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedenini oluşturmaktadır. Bu bildirimlerdeki temel amaç, kanun yollarına başvuru hak ve yetkisi bulunanların, başvuru haklarını etkin bir biçimde kullanmalarının sağlanması ve bu eksiklik nedeniyle hak kayıplarına yol açılmamasıdır. Ancak burada dikkat edilecek veya eski hale getirme nedeni oluşturacak husus, eksik veya yanılgılı bildirim nedeniyle bir hakkın kullanılmasının engellenip engellenmediğinin belirlenmesidir. Bildirimdeki eksikliğin yol açtığı bir hak kaybı bulunmamakta ise, bu durum eski hale getirme nedeni oluşturmayacaktır. Bu açıklamalar ışığında, sanığın yokluğunda kanun yoluna başvuru şekli, başvuru süresinin başlangıcının açıkça belirtilmemesi suretiyle sanık yanıltıldığından, 20.12.2011 tarihli temyiz isteminin yasal süresinde olduğu kabul edilerek, temyiz talebinin reddine ilişkin ek karar kaldırılarak yapılan incelemede;
Kolluk kuvvetleri tarafından, kaçak kazı yapıldığı ihbarının alınması üzerine, olay yerine gidildiği, sanık A.. G..’ın haklarında hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına karar verilen diğer sanıklarla birlikte 2863 sayılı Kanun kapsamında sit alanı veya korunması gerekli yer sayılmayan olay mahallinde; kazı yaparlarken suç aletleri olan bir adet kazma, bir adet kürek, bir adet manivela ve yedi adet kazı sembolleri çıktısı ile birlikte yakalandığı, olay yeri tespit tutanağına göre 135cm x 130 cm x 100 cm çukur kazdıkları, yapılan kazının ülkemizde tarımsal amaçlı faaliyet için öngörülen 40 cm’lik derinliği aşması karşısında suçun tamamlandığı gözetilmeksizin, eylemin teşebbüs aşamasında kaldığı gerekçesiyle sanık hakkında eksik ceza tayin edilmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına dayanak gösterilen,Iğdır 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 2006/162 esas,2006/678 karar sayılı mahkumiyetinin, kesin nitelikte adli para cezasına ilişkin olması, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 305. maddesine göre kesin nitelikteki bu hükmün tekerrüre esas oluşturmayacağı gözetilmeksizin, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58.maddesinde düzenlenen tekerrür hükümlerinin uygulanması,
2-5237 sayılı TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen velayet, vesayet ve kayyımlığa ait hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin, aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca sanık hakkında sadece kendi alt soyu üzerindeki yetkileri bakımından koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişiler yönünden hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 01.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.